ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistin destekçisi kampüs protestoları nedeniyle birçok üniversiteyi hedef almasının ardından, seçkin eğitim kurumları arasında bir “özel birlik” oluşturulmasına karar verildi.
Trump yönetiminin, akademik bağımsızlık ve araştırma fonlarına yönelik müdahalelerine karşı tedbir üretebilmek amacıyla, “Ivy League” gibi prestijli üniversitelerin yer aldığı yaklaşık 10 okul yönetimi bir araya geldi.
Wall Street Journal’ın aktardığına göre, isim vermek istemeyen ancak bu birliğe yakın kaynaklar, beraberlik oluşturma kararı alan üniversitelerin yöneticilerini belirttiler.
Birliğin kuruluşu, Trump yönetiminin federal fonları dondurma tehdidini sürdürdüğü bir dönemde gerçekleşti. Bu tehdit, Filistin destekçisi kampüs protestoları ve çeşitlilik ile eşitlik programlarının gerekçesi olarak öne sürüldü.
Üst düzey yetkililerin bir araya geldiği bu birlik, Trump yönetimiyle nasıl bir müzakere süreci yürüteceklerini ve hangi “kırmızı çizgilerin” belirlenmesi gerektiğini tartıştı.
Birlikteki üniversite liderleri, akademik bağımsızlıklarının korunması noktasında öğrenci kabulü, işe alım süreçleri ve eğitim müfredatını içeren konularda taviz vermeyeceklerini vurguladı.
Öte yandan, ittifak üyeleri, federal hükümetin uluslararası öğrencilerin kaydını yapmasına ve öğretim üyelerini işe almasına engel olacağına dair endişelerini dile getirdi.
Haberde, Birliği kuran üniversite yöneticilerinin kendilerini “direnişin sıfır noktası” olarak tanımladıkları ve bu birlikteliğin büyüyeceğine inandıkları ifade ediliyor.
Trump yönetiminin, üniversitelerin oluşturduğu bu birlikteliğin müzakereleri zorlaştıracağından endişe ettiği ve bazı okulları bu süreçte birliğe katılmamaları için uyardığı iddia ediliyor.
“DİRENİŞİN” KRONOLOJİSİ
Elde edilen bilgilere göre, ilk “direniş” çağrısı, Trump’ın üniversitelere araştırma fonları üzerinde üst sınır getirme kararının ardından şubat ayında yapılmıştı.
Bu süreçte, Trump yönetimi, Adalet Bakanlığı ve diğer kurumlarla birlikte “Antisemitizmle Mücadele Görev Gücü”nü kurarak, çeşitli uygulamalara imza attı.
Bu görev gücünün Columbia Üniversitesine ait fonları dondurmasının ardından, Princeton Üniversitesi Başkanı Christopher Ludwig Eisgruber, bu durumu ele alan bir köşe yazısı kaleme almıştı. Yazısında, üniversiteler arası işbirliğinin şart olduğunu belirtti.
Eisgruber, Columbia’ya yönelik uygulamaların, bilimsel mükemmellik ve ABD’nin araştırma alanındaki liderliği yönünde ciddi bir tehdit teşkil ettiğini ifade ederek, üniversitelerin haklarını korumak adına seslerini yükseltmeleri gerektiğini dile getirdi.
TRUMP İLE HARVARD ÜNİVERSİTESİ ARASINDAKİ ANLAŞMAZLIK
Trump yönetiminin, Harvard da dahil birçok üniversiteye yönelik, Filistin destekçisi protestolar ile çeşitlilik ve eşitlik programlarını gerekçe göstererek federal fonları dondurma tehditleri dikkat çekti.
Yönetim, Harvard Üniversitesi’ne çeşitli kuruluşlar tarafından sağlanan 8,7 milyar dolarlık hibenin uygun şekilde kullanıldığını denetlemek amacıyla soruşturma başlatıldığını bildirdi.
Bu tehdide yanıt olarak Harvard Üniversitesi, Trump’ın üniversite reformu taleplerini kabul etmeyeceğini duyurdu ve profesörler, 8,7 milyar dolarlık fonların soruşturmasını mahkemeye taşıdı.
Trump yönetimi, Harvard’a sağlanan 2,2 milyar dolarlık fonun yanı sıra 60 milyon dolarlık sözleşmenin askıya alınmasına dair bir karar aldı.
ABD Gelir İdaresi (IRS) ise Harvard Üniversitesi’nin vergi muafiyetinin kaldırılmasını değerlendirdiğini duyurdu.
Trump, 24 Nisan’da Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, “Harvard, diğer pek çok kurum gibi Yahudi karşıtı, aşırı solcu bir kurumdur ve dünyanın dört bir yanından ülkemizi parçalamak isteyen öğrenciler kabul etmektedir.” şeklinde bir ifade kullandı.
