Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan açıklamada, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Gazze’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmasının “antisemitik” bir karar olduğu iddia edildi. Bu açıklamada, UCM’nin taraflı ve ayrımcı bir tutum sergilediği öne sürülerek, Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçlamaların asılsız olduğu vurgulandı.
Aynı zamanda, açıklamada UCM Başsavcısı Kerim Han ile tutuklama emri veren hakimler hakkında birçok eleştiri ve iddiada bulunuldu. Başbakanlık Ofisi’nin bu açıklaması, kritik bir uluslararası hukuki duruma yanıt olarak ortaya çıkmış olup, İsrail hükümetinin mahkeme kararlarına yönelik tepkisini yansıtmaktadır.
Diğer yandan, Yoav Gallant’ın yerine Savunma Bakanlığı koltuğuna oturan Yisrael Katz, X sosyal medya platformu üzerinden yaptığı bir paylaşımda, UCM’nin kararını “uluslararası adalet sistemini benzeri görülmemiş bir seviyeye indiren ahlaki bir rezalet” olarak nitelendirdi. Katz’in bu ifadesi, İsrail’in uluslararası toplumdaki duruşunu ve hukuki mücadelesini güçlü bir şekilde savunma çabası olarak değerlendirilebilir.
UCM, Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar kapsamında Binyamin Netanyahu ve Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını duyurdu. UCM’nin açıklamasında, bu suçların işlendiği iddialarının detaylarına yer verilerek söz konusu durumu vurgulayan bir tutum sergilendi.
Mahkemenin verdiği karar, İsrail hükümeti açısından büyük bir tartışma konusunu beraberinde getirdi. UCM, İsrail’in, yargı yetkisine dair yaptığı itirazları reddettiğini ve Filistin topraklarında meydana gelen suçlar üzerinde yargı yetkisine sahip olduğuna hükmetti. Bu durum, UCM’nin uluslararası hukukun etkin bir uygulayıcısı olarak konumunu pekiştirmektedir.
UCM Ön Yargılama Dairesi, İsrail hükümetinin 26 Eylül 2024 tarihinde sunduğu iki itiraza ilişkin oybirliğiyle olumsuz karar verdi. Bu karar, uluslararası hukuka dair uygulamaların daha da ön plana çıkmasına ve uluslararası toplumu bu mesele üzerinde düşünmeye sevk etmesine neden olmuştur. İsrail hükümetinin UCM tarafından atılan bu adımları reddetmesi, ülkedeki politik gerginlikleri artırabilir ve bölgedeki uluslararası ilişkileri etkileyebilir.
Özetle, UCM’nin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emirleri, sadece bu iki isim için değil, aynı zamanda bölgedeki ulusal ve uluslararası ilişkiler açısından da önemli sonuçlar doğurabilecek bir gelişmedir. İsrail hükümetinin tepkileri ve UCM’nin söz konusu kararları, uluslararası toplumdaki adaletin sağlanması adına gerçekleşen mücadelelerin bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Bu süreçte, uluslararası hukukun ve mahkemelerin rolü bir kez daha sorgulanmakta ve gündem oluşturulmaktadır.