Şimşek, Brookings Enstitüsü’nde gerçekleştirilen etkinlikte Türkiye’nin ekonomik durumu hakkında kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.
Sunumunda Türkiye ekonomisinin kaydettiği gelişmelere dikkat çeken Şimşek, “2026 yılı sonunda enflasyonun tek haneli rakamlara gerilemesini tahmin ediyoruz. Enflasyon, hayata geçirdiğimiz ekonomi programının etkilerini göstermeye başladı.” ifadelerini kullandı.
Şimşek, enflasyonun sadece baz etkisiyle düşmeyeceğini vurgulayarak, “Para politikasının etkileri artık görünür hale geliyor. Uygulanan negatif mali itki ve destekleyici gelirler politikası, dezenflasyon sürecini hızlandırmayı amaçlıyor. Firmaların fiyatlama davranışlarındaki olumlu gelişmeler de dikkat çekiyor.” şeklinde konuştu.
Ekonomi Bakanı Şimşek, Türkiye’nin sürdürülebilir güçlü büyüme için fiyat istikrarına ihtiyaç duyduğunu belirterek, büyüme ile enflasyon arasında bir çelişki olmadığını ifade etti.
Cari açığın daralmasına dikkat çeken Şimşek, “Artan petrol ve doğal gaz üretimi, enerji dönüşümü ile etkili sanayi politikaları sayesinde cari dengedeki iyileşmeyi kalıcı hale getiriyoruz. Bu durum, rezerv birikimimize katkı sağlarken dış borcun milli gelire oranını da düşürecek.” dedi.
Rezerv artışında dolarizasyondaki azalma faktörünün önemli bir unsur olduğunu vurgulayan Şimşek, bankacılık ve reel sektörün artan dış borç çevirme oranları ile portföy girişlerinin rezerv birikimine katkıda bulunduğunu, kur korumalı mevduat hesaplarındaki 100 milyar doların üzerindeki azalmanın da güçlü bir gösterge olduğunu belirtti.
Şimşek, verimliliği artırmayı hedefleyen bir program uyguladıklarını belirterek, “Türkiye ticaretteki parçalanmalara karşı dirençli bir yapı gösteriyor. Gümrük Birliği’nin yanı sıra 27 ülkeden oluşan serbest ticaret anlaşmalarımız mevcut. Toplam ihracatımızın yüzde 60’ı bu ülkelerle yapılıyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin yatırım olanaklarına dikkat çekti
Yatırım fırsatlarına değinen Şimşek, Türkiye’nin 90 milyonluk nüfusu ve kişi başına düşen 15 bin dolarlık geliri ile büyük bir ekonomi konumunda olduğunu belirtti.
Türkiye’nin büyüme oranlarının gelişmekte olan diğer ekonomilere kıyasla çok daha yüksek olduğunu vurgulayan Şimşek, “Sadece büyük bir ekonomi değiliz, aynı zamanda hızla büyüyen bir ülkeyiz.” dedi.
Ülkenin nitelikli bir iş gücü piyasasına sahip olduğuna dikkat çeken Şimşek, her yıl 1 milyondan fazla kalifiye iş gücünün üniversite ve meslek okullarından mezun olduğunu ifade etti.
Güçlü bir üretim kültürüne sahip olduklarını belirten Şimşek, “Neden bazı gelişmiş ekonomiler kadar zengin değiliz? Çünkü hala katma değer zincirinde yukarı çıkamadık. Bunu aşmak için yapısal reformlara hız vereceğiz.” dedi.
Sunumun ardından gelen sorulara yanıt veren Şimşek, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketine yönelik terör saldırısının ardından, bu olayın stateji ve barış istemeyen bazı çevrelerle bağlantılı olduğunu ifade etti.
“Türkiye’nin AB ile yakınlığı iki taraf için de faydalı”
Şimşek, Türkiye’nin BRICS’e katılma isteğine yönelik soruda, BRICS’in mevcut formatının diyalog platformu olduğunu ve Avrupa Birliği (AB) gibi daha yapısal bir yapı ile eşit olmadığını belirtti.
Türkiye’nin AB için bir kazanım olduğunu kanıtladığını ifade eden Şimşek, “Gerçekten daha derin bir entegrasyon istiyorlarsa Türkiye’ye ihtiyaçları var ama bu, kendi siyasileri sebebiyle engelleniyor.” dedi.
Türkiye’nin AB ile olan yakınlığının her iki taraf için faydalı olduğunu vurgulayan Şimşek, Avrupa siyasi çevrelerinde bu stratejik derinliğin yeterince görülemediğini belirtti.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi talebi
Şimşek, ABD’de Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump’ın tarifeleriyle ilgili soru üzerine, adaylar hakkında yorum yapmanın uygun olmayacağını söyledi.
ABD’nin vergi kesintilerinin bütçe açığını artıracağına dikkat çeken Şimşek, bu durumun daha yüksek borç ve dolayısıyla daha yüksek uzun vadeli faiz oranları anlamına geleceğini vurguladı. Böylece bu durumun gelişmekte olan piyasalar ve Türkiye için olumsuz olabileceğini belirtti.
Türkiye’nin potansiyel ticari ayrışmalardan etkilenebileceğini dile getiren Şimşek, bunun Türkiye ve AB’yi yakınlaştırıp yakınlaştırmayacağını veya Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenip güncellenmeyeceği noktasında Avrupa siyasi ortamının etkisiyle net bir değerlendirme yapmanın zor olduğunu kaydetti.
Şimşek, Gümrük Birliği’nin hizmetler, kamu alımları ve tarımı da kapsayacak şekilde güncellenmesinin ticaret hacmini iki katına çıkarabileceğini belirterek, “Bu durumdan herkes faydalanabilir ancak siyaset buna engel oluyor.” şeklinde konuştu.