Denizli İl Sağlık Müdürlüğü Verem Savaş Dispanseri Tüberküloz İl Koordinatörü Dr. H.Betül Abdüloğlu, 05-11 Ocak tarihleri arasında kutlanan 78. Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası dolayısıyla önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Abdüloğlu, tüberküloz (verem) hastalığında erken tanının yanı sıra doğru ve düzenli tedavi ile iyileşmenin mümkün olduğunu ifade etti.
Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis bakterisinin solunum yollarından vücuda girmesiyle, özellikle akciğerlerde iltihaplanmalara yol açan bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığı olarak tanımlanmıştır. Dr. Abdüloğlu, tüberkülozun, bulaşıcı olmasından dolayı küresel mücadele gerektiren bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Türkiye’de 1947 yılından bu yana her yıl Ocak ayının ilk pazar gününü izleyen hafta ‘Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası’ olarak etkinliklerle değerlendirilmektedir. Aktif akciğer veya gırtlak veremi bulunan hastaların, tüberküloz mikrobunun kaynağı olduğuna dikkat çeken Abdüloğlu, bu hastaların konuşma, öksürme veya hapşırma yoluyla ortama yaydıkları damlacıklarla sağlıklı bireylerin enfekte olabileceğini vurguladı.
Tüberküloz enfeksiyonunun, hastalık belirtilerinin gözlemlenmediği, klinik ve laboratuvar bulgularının ortaya çıkmadığı bir durum olduğu ifade edildi. Enfekte bireylerin yaklaşık %10’unda yaşamlarının bir döneminde tüberküloz hastalığı geliştirme riski bulunmaktadır. Bu hastalık, klinik belirtiler gösterince tüberküloz hastalığı olarak adlandırılmaktadır. Bağışıklık sistemini zayıflatan HIV/AIDS, diyabet, kronik böbrek yetmezliği ve bazı kanser türlerinin, tüberküloz hastalığının gelişme riskini artırdığı ifade edilmiştir. Akciğerlerin dışında, hastalık plevra, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin zarı gibi diğer organlarda da görülebilmektedir.
TÜBERKÜLOZ TEDAVİSİ 6-9 AY SÜRMEKTE OLUP DÜZENLİ TEDAVİYLE TAMAMEN İYİLEŞİR
Dr. H.Betül Abdüloğlu, tüberküloz hastalığının belirtilerini öksürük, balgam, kanlı balgam (hemoptizi), göğüs-sırt-yan ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş ve gece terlemesi olarak sıraladı. Erken tanı ve düzenli tedavi sürecinin bu hastalıkta hayati önem taşıdığına işaret etti. Ayrıca, küçük çocuklarda kilo alımında duraklama, büyüme veya gelişme geriliği olabileceğine dikkat çekti. Akciğer dışı tüberküloz hastalığında, ilgili organlarla ilgili belirtiler de gözlemlenebilir. Örneğin, kemik ve eklem tüberkülozunda kalça, diz veya omurgada şişlik, ağrı, akıntı; larengeal tüberkülozda ses kısıklığı, lenf bezi tüberkülozunda ise lenf bezi büyümesi gibi durumlar yaşanabilir.
İki-üç haftadan uzun süre öksürük süren bireylerde, non-spesifik antibiyotik tedavisi almış olmasına rağmen klinik yanıt alınamazsa, tüberküloz hastalığı şüphesi taşıması gerektiği ifade edilmiştir. Kesin tanı, balgamda tüberküloz basilinin görülmesiyle konulmaktadır. Tüberkülin deri testi (TDT) pozitifse bu durum, vücutta basil varlığını gösterir. Tüberküloz, bildir
