ABD’de başkanlık görevine geldiği ilk döneminde küresel ticarette Çin ile başlayan tarife savaşlarını hızlandıran Trump, ikinci döneminde Avrupa Birliği’ni de hedef aldı.
Tarife savaşlarının ikinci etabına hızlı bir giriş yapan Trump, 2 Nisan’da ABD için “büyük gün” olarak nitelendirdiği tarih ile karşılıklı tarifeleri açıkladı ve konuya ilişkin bir kararnamede imza attı.
Son yaptığı sosyal medya açıklamasında Trump, Çin’e yönelik tarifeleri yüzde 125 oranında artırdığını, diğer ülkelere ise yüzde 10 oranında tarife uygulayacağını belirtti. Ayrıca, bu ülkelere 2 Nisan’da getirdiği tarifeleri 90 gün süreyle askıya aldığını ifade etti.
Avrupa liderleri, Trump’ın açıkladığı tarifelere yönelik tepkilerini ortaya koyarken, Trump, AB’nin bu tarifelerden kurtulmak istemesi durumunda ABD’den 350 milyar dolarlık enerji ithalatı yapması gerektiğini dile getirdi.
Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte doğal gaz tedarikinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle sıvılaştırılmış doğal gaza (LNG) yönelen AB, son üç yıl içinde ABD’nin en büyük LNG alıcısı haline geldi.
AA muhabirinin derlediği verilere göre, veri analitik şirketi Kpler ve Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA) raporları doğrultusunda, Avrupa 2021’de 105, 2022 ve 2023’te 167 ve 2024’te 135 milyar metreküp LNG ithalatı gerçekleştirdi.
ABD’nin LNG’si, bu ithalatın 2021’de %28, 2022’de %43 ve 2023 ile geçen yıl ise %46’sını oluşturdu.
“Trump’ın AB’ye çıkardığı enerji faturası gerçekçi değil”
Erste Investment Petrol ve Gaz Analisti Tamas Pletser, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Trump’ın önerisini “Bunu kesinlikle bir pazarlık aracı olarak kullanacaklar.” şeklinde yorumladı.
Pletser, Trump yönetiminin, AB otomobillerine yönelik tarifeleri düşürmesi karşılığında AB’nin daha fazla gaz ve ham petrol satın almasını talep edebileceğini ifade etti.
Pletser, Trump’ın ülkesinin Avrupa’ya yönelik ticaret açığını dengelemeye çalıştığını belirtti. Avrupa’nın 350 milyar dolarlık ABD enerji ürünleri almasını istemesinin çok büyük ve gerçekçi olmayan bir hedef olduğunu açıkladı.
ABD’nin tüm LNG kapasitesini ve petrol ihracatını Avrupa’ya yönlendirdiği bir senaryoda bile ABD LNG’sinin AB’nin tüm ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalacağını vurguladı. Pletser, LNG ve ham petrol toplamının 198 milyar dolara denk geldiğini ve bu durumun Trump’ın talep ettiği 350 milyar dolardan çok daha az olduğunu söyledi.
Avrupa’nın enerji altyapısındaki darboğazların mevcut olduğunu belirten Pletser, doğal gaz ihtiyacının %50-55’inin üzerinde LNG ile karşılanmasının mümkün olmadığını kaydetti. Ayrıca, ABD LNG’sinin boru hattı gazından veya diğer LNG kaynaklarından daha ucuz olmasının pek olası olmadığını, tek bir kaynaktan gaz almanın riskli bir strateji olduğunu da sözlerine ekledi.
“Trump’ın kararı enerji güvenliği için sorunlara sebep olabilir”
RIE Enerji Jeopolitiği ve Piyasaları Araştırma Görevlisi Francesco Sassi, Çin’in geçmişte ABD’den doğal gaz ve petrol alım taahhütlerinde bulunduğunu ancak bu taahhütlerin yerine getirilmediğini hatırlattı.
Sassi, “Bugün iki ülke arasında büyük bir gerilim artışı görüyoruz. Trump’ın önerisinin en büyük önemi, ABD ve AB arasındaki karşılıklı enerji bağımlılığının yaklaşan siyasallaşmasıdır. AB-Rusya enerji bağımlılığındaki deneyimlerin ardından bu durum, enerji güvenliği ve enerji sistemlerinin karbonsuzlaştırılması açısından derin olumsuz küresel sonuçlara yol açabilir.” dedi.
ABD ile diğer ortakları arasında LNG pazarında daha fazla istikrarsızlık ve belirsizlik hissedildiğinin altını çizen Sassi, “Bu senaryoda uzun vadeli LNG sözleşmesi yapmak daha zor hale gelecektir. Bu da Beyaz Saray’ın umduğunun aksine bir durumu gündeme getirebilir.” şeklinde konuştu.