İzmir’de geçtiğimiz hafta meydana gelen trajik bir olay, sosyal medya akımlarının çocuklar üzerindeki tehlikelerini yeniden gündeme getirdi. 11 yaşındaki bir çocuğun, sosyal medya üzerinde trend haline gelen kolonya yakma akımını denemesi sonucu hayatını kaybetmesi, dikkatleri bu duruma çekti. Bursa Şehir Hastanesi Çocuk Yanık Sorumlusu Doç. Dr. Sabriye Dayı, bu tür akımların çocuklara zarar verebileceğini vurguladı. Dr. Dayı, kolonya yakma gibi tehlikeli aktivitelerin kalıcı yaralanmalara, hareket kısıtlılıklarına ve hatta ölüme yol açabileceğinin altını çizerek, ailelerin yanıcı maddeleri çocuklardan uzak tutmaları gerektiğini belirtti.
Doç. Dr. Sabriye Dayı, ailelerin çocuklarını tehdit eden bu sosyal medya akımlarının farkında olmadığını ifade etti. “Aileler, çocuklarının ellerindeki telefonla arkadaş gruplarıyla paylaştıkları içeriklerin masum olduğunu düşünüyorlar. Ancak sosyal medya, taklit etme ve merak etme duygusunu artıran bir ortam sunuyor” dedi. Çocuklar, sosyal medyada gördükleri içerikleri uygulamaya çalışırken çeşitli risklerle karşılaşabiliyor. “Çakmak nasıl yanıyor?”, “Kolonya dökersek ne olur?” gibi sorularla video çekmenin peşine düşen çocuklar, bu tehlikeli deneyleri denemek istiyor. Ne yazık ki bu denemeler küçük yanıklarla sonuçlanmadığı gibi, derin yaralara ve çok sayıda ameliyat gerektiren durumlara yol açabiliyor. Kalıcı izler ve sakatlıklarla hastaneye gelen çocuklar, bu akımların ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.”
“ÇOCUĞUN MERAK DUYGUSUNA HİTAP EDİYOR”
Bursa Şehir Hastanesi Yanık Merkezi’ne her ay çocukların ciddi yanık vakalarıyla başvurduğunu belirten Dr. Dayı, bu tür yaralanmaların bazen ölümle sonlandığını belirtti. Ailelerin ve öğretmenlerin bu konuda dikkatli olmaları ve sosyal medya içeriklerinin masum olmadığını fark etmeleri gerektiğini vurguladı. “Çocukların merak duygusunu tetikleyen bu platformlar, oldukça ciddiye alınması gereken tehlikeler sunmaktadır” dedi.
“YANICI MADDELERİ ÇOCUKLARDAN UZAK TUTUN”
Doç. Dr. Sabriye Dayı, çocukları bu tehlikeli akımlardan korumanın yollarını sıraladı. İlk olarak, evde yanıcı maddelerin bulundurulmaması gerektiğine dikkat çekti. Çocukların sosyal medyada geçirebilecekleri sürelerin ve hangi internet sitelerine girebileceklerinin kısıtlanmasının önemini vurguladı. Ayrıca, ailelerin bu tür konularda bilgi verirken espri anlayışını kullanmalarının yanlış anlamalara yol açabileceğini ve çocuklar için taklit edilecek örnekler oluşturabileceğini ifade etti. “Bu nedenle aile bireylerinin fiziksel ve ruhsal sağlıkları için arada bir profesyonel bir psikologdan yardım alması faydalı olabilir” diye ekledi.
Sonuç olarak, sosyo-dijital yaşamın çocuklar üzerindeki etkilerini ciddiye almak, ailelerin sorumluluğundadır. Sosyal medyadaki tehlikeler hakkında bilinçlenmek ve önlem almak, çocukların güvenli bir şekilde büyümeleri için önemlidir. Ailelerin bu konudaki duyarlılığı, çocukları korumak için kritik bir rol oynamaktadır.
