Hatay’da yaşayan 41 yaşındaki Suriyeli Naver İsmail, zor bir hayat mücadelesi veriyor. Ailesinin yaşadığı acı dolu hikayeyi paylaşarak, Esad rejimi tarafından tutuklanan ağabeyi ve kardeşinin Sednaya Cezaevi’nde yaşadıkları korkunç işkenceler sonucunda hayatını kaybettiğini dile getiriyor. İsmail, bu süreçte yaşadığı duygusal yükü ve ıstırabı gözler önüne seriyor.
İsmail’in kardeşleri, yıllarca süren iç savaşın en karanlık dönemlerinden birinde, Esad rejiminin hedeflerine maruz kaldı. Sednaya Cezaevi, rejimin muhalefetle mücadele amacıyla kullandığı bir yer. Burada, insanlık dışı muamelelerin yaşandığı, sayısız insanın işkencede hayatını kaybettiği belirtiliyor. İsmail, bu zindanda ağabeyi ve kardeşinin yaşamlarının son bulduğunu “onlar için her şey çok zor oldu” ifadesiyle anlatıyor. Çektiği acılar, sadece kendisi için değil, aynı zamanda aile fertleri için de derin bir yaraya dönüştü.
İsmail, kardeşlerinin cenazelerini alabilme imkânlarının dahi olmadığını, bu durumun kendileri için ne kadar yıkıcı olduğunu vurguluyor. Cenazelerine sahip olamamak, onların anısına karşı bir saygı gösterme fırsatını da ellerinden alıyor. Bu durum, göçmen ve mülteci olan birçok ailenin karşılaştığı trajedilerin bir örneği olarak öne çıkıyor.
Bütün bu yaşananların ardından, Naver İsmail için Türkiye’de yeniden bir hayat kurmak, kararlılığı ve umut dolu bir gelecek inşa etme arzusu söz konusu. Yaşadığı topraklarda geçirdiği zor zamanlar her ne kadar onu derinden etkilemiş olsa da, şimdi işini toparlayıp, bir şekilde memleketine dönebilme hayalini taşıyor. İsmail, “Ülkeme dönüp orayı yeniden inşa etmek istiyorum” derken, sadece kendi hayatını değil, aynı zamanda kaybettiklerini de düşünerek adımlar atmayı arzuladığını ifade ediyor.
Göçmen krizinin olumsuz etkileri Türkiye’de her geçen gün daha fazla hissediliyor. Naver İsmail’in hikayesi, Suriyeli mültecilerin karşılaştığı zorlukları bir kez daha gözler önüne seriyor. Hem geçmişleriyle barışmayı hem de gelecekteki hayalleri gerçekleştirmeyi arzulayan mültecilerin sayısı her geçen gün artıyor. İsmail’in durumu, savaşın yarattığı travmaları ve bunun insan hayatında nasıl büyük yaralar açabileceğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, Naver İsmail’in yaşadığı zorlu süreçler ve kayıpları, birçok mülteci için ortak bir hikaye. Yaşananlar, bireylerin ve ailelerin nasıl derin acılar yaşadığını gösterirken, iptal edilen hayallerin geri dönüşü olmadığını da hatırlatıyor. İsmail’in tekrar ülkesine dönebilme isteği, hem kendisi hem de kaybettiği yakınları için bir umut ışığı yakmaya çalıştığını ortaya koyuyor.