Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 13 Aralık 2024 tarihi itibarıyla Merkez Bankası’nın rezervlerinin 165 milyar dolara ulaştığını ve bu durumun bir rekor olduğunu açıkladı. Daha önce, 2023 yılının Mayıs ayında 98,5 milyar dolara inen rezervlerin, yıl sonunda kayda değer bir artış göstererek yukarı yönlü bir ivme kazandığını ifade etti. Yılmaz, bu açıklamaları 2025 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi’nin TBMM Genel Kurulunda yapılan görüşmeleri sırasında gerçekleştirdi.
Yılmaz, bütçe görüşmelerinin yoğun bir şekilde gerçekleştirildiğini ve bu süreçte emeği geçen tüm isimlere teşekkür etti. 17 Ekim 2024 tarihinde TBMM’ye sunulan bütçe teklifi, 12 gün süren titiz bir çalışmanın ardından tamamlandı. Yılmaz, bütçe görüşmelerinin getirmiş olduğu farklı görüşlerin ve eleştirilerin değerlendirildiğini belirterek, bu sürecin önemli bir müzakere ortamı sağladığını vurguladı.
Çalışmalarında İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’a da bir atıfta bulunan Yılmaz, Ersoy’un milli birlik ve beraberliğe vurgu yapan dizelerinin, Türkiye’nin güçlü bir geleceğe adım attığını simgelediğini ifade etti. “Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz yürürüz.” ve “Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın belki yarın, belki yarından da yakın” dizeleri ile Türkiye’nin kararlılığını ifade etti.
2025 yılı bütçesinin, AK Parti hükümeti olarak 23. bütçe ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 7. bütçesi olduğunu belirten Yılmaz, eleştirilerin yapıcı bir şekilde karşılandığını söyledi. Eleştirilerin hükümetin başarısız olduğunu kanıtlamaya çalıştığını savunan Yılmaz, “Başarısız bir hükümet art arda 23 bütçe sunamaz.” diyerek, halkın iradesinin her şeyin üzerinde olduğunu ifade etti.
Yılmaz, 2025 yılı bütçesinin “gerçekçi adımlarla ve ortak bir gelecek vizyonuyla” hazırlandığını, ekonomik istikrar ve toplumsal refahı artırmak amacıyla oluşturulan bütçe kalemlerini Türkiye Yüzyılı hedeflerine uygun bir şekilde şekillendirdiklerini açıkladı. Bütçenin 85 milyonun ve 81 ilin bütçesi olduğuna dikkat çeken Yılmaz, bu bütçenin deprem sonrası yapılan iyileştirmelerin yanı sıra eğitimden sağlığa, sanayiden tarıma her alanda kalkınmayı hedeflediğini dile getirdi.
Yılmaz, bütçenin sağlam politikaların bütçesi olduğunu vurguladı. Ayrıca, 2025 yılı bütçesinin ekonomik istikrarı ve sosyal refahı önceleyen bir yaklaşım sergilediğini belirterek, birçok yapısal dönüşüm adımının destekleneceğini ifade etti. Bütçeye ilişkin yapılan eleştirilerin bazılarını haksız bulduğunu aktaran Yılmaz, bütçenin istikrar, icraat ve kalkınma için bir araç olduğunu belirtti.
Siyasi belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla birlikte yeni bir program geliştirdiklerini ve bunun ekonomik politikalar açısından çok önemli olduğunu dile getiren Yılmaz, “Siyasi istikrarın, güven ortamının olmadığı bir ortamda dünyanın en iyi programlarını yapsanız, başarılı olma şansınız yok.” diyerek, bu dönemin Türkiye için çok kıymetli olduğunu ifade etti.
Ekonomik büyümenin sürdürülebilir ve kapsayıcı olması adına fiyat ve finansal istikrarı gözetme amacı güttüklerini dile getiren Yılmaz, serbest piyasa koşullarında verimliliği artırarak makroekonomik dengeleri koruduklarını söyledi. 2024 yılı itibarıyla Türkiye’nin rezervlerinin önemli bir artış göstermesini
