Eylül Ecem Zal, Türkiye’de avukatlık yapan bir birey olarak tanınıyordu. Ancak, son dönemlerde yaptığı açıklamalar ile dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Zal, mesleğini, şeriat kurallarına uygun olmadığını ifade ederek bıraktığını duyurdu. Bu açıklaması, toplumsal medyada birçok tartışmaya neden bulundu.
Avukatlık mesleğini bırakmasındaki gerekçesini daha açık bir şekilde izleyicilerine aktaran Eylül Ecem Zal, aynı zamanda sosyal medya üzerinden yaptığı bir video ile son kararını kamuoyuna duyurdu. Video paylaşımında, avukatlık mesleğinin kendisi için uygun olmadığını düşündüğünü ve bu nedenle yeni bir yola çıkacağını belirtti. Ancak, esas şaşırtıcı olan, Zal’ın bu videoda kendisini peygamber olarak ilan etmesiydi. Kendine has bir üslup ile izleyicilerine seslenen Zal, “Bana itaat edin” şeklindeki ifadeleri ile izleyicilerden bir bağlılık beklediğini de açıkça belirtti.
Söz konusu paylaşım, sosyal medya kullanıcıları arasında geniş bir yankı uyandırdı. Bazı kişiler, onun cesaretini ve inancını desteklerken, diğerleri ise böyle bir iddiada bulunmasının yanlış olduğunu ve dini inançları suiistimal ettiğini dile getirdi. Farklı görüşlerin sergilendiği sosyal medyada, Eylül Ecem Zal’ın bu eylemi üzerine yapılan tartışmalar, toplumsal algının ne denli farklı yansımaları olabileceğini ortaya koydu.
Zal’ın bu durumu, dini otoriteler ve hukuk camiası tarafından da merakla takip edildi. Avukatlık statüsünden vazgeçip, dini bir liderlik rolü üstlenme çabası, özellikle hukuk eğitimi almış kişilerin bu tarz iddialarda bulunmasını sorguladı. Türkiye’deki hukuk uygulamaları ve dini kurallar arasındaki açık çelişkiler, birçok insanın düşünmesini sağladı.
Bu olay, toplumsal cinsiyet rollerini ve kadınların toplum içindeki yerini yeniden sorgulattı. Zira Zal, toplumda bir avukat olarak değer görülen bir meslekten, halk tarafından daha çok tartışmalı bir konumda yer alan peygamberlik mertebesine sıçramiştı. Bu tür değişimlerin ve iddiaların çoğu zaman toplumda büyük tepkilere yol açtığına dikkati çeken uzmanlar, kadınların bu gelişmelerde nasıl bir rol üstlendiği ve nasıl bir algıya maruz kaldığını da ele aldı.
Sonuç olarak, Eylül Ecem Zal’ın avukatlıktan peygamberliğe geçişi, sadece kişisel bir hayat hikayesinin ötesinde bir toplumsal mesele haline geldi. Durum, farklı çevrelerde din, hukuk, toplumsal cinsiyet ve kişi hakları gibi konulara dair tartışmaları alevlendirdi. Bu olay, hayli ilginç bir şekilde, bireylerin kendi inançlarını ve moral değerlerini toplum ile paylaşma çabalarının ne denli farklı sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir. Eylül Ecem Zal’ın kararları ve açıklamaları, özellikle gelecekte benzer ikilemlerle karşılaşabilecek başka bireyler için bir ders niteliği taşıyabilir.
