Japon bilim insanlarının gerçekleştirdiği son araştırma, Dünya’nın erken dönemlerinde okyanusların günümüzdeki mavi renginin aksine yeşil tonlarda olduğunu ortaya koydu. Dünya yüzeyinin yaklaşık %75’inin suyla kaplı olması, uzaydan bakıldığında gezegenin ‘soluk mavi nokta’ olarak tanımlanmasına yol açıyor. Ancak, uzunca bir süre önce, bu görüntü oldukça farklıydı.
Yeni çalışmaya göre, bu renk değişikliğinin ardında okyanusların kimyasal bileşenleri ve fotosentez süreçlerinin evrimi yatıyor. Milyarlarca yıl önce, Dünya’nın atmosferinde oksijen yoktu ve yaşam, yalnızca okyanuslardaki tek hücreli organizmalarla sınırlıydı. Yağmur, kara parçalarındaki demiri okyanuslara taşırken, deniz tabanındaki volkanik etkinlikler de okyanuslardaki demir miktarını artırıyordu. Bu süreç, okyanusların renginin belirlenmesinde önemli bir etkendi.
Araştırmacılar, Japonya açıklarında yer alan volkanik Iwo Jima Adası çevresindeki suyun yeşilimsi bir renge sahip olduğunu tespit etti. Bu renk, oksitlenmiş demir türlerinden Fe(III) ile ilişkilendiriliyor. Ayrıca, bölgede mevcut olan ilkel bakteri türleri ve mavi-yeşil algler, fotosentez sırasında klorofilin yanı sıra phycoerythrobilin (PEB) adı verilen özel bir pigment kullanıyor. Laboratuvar çalışmaları, bu pigmentin yeşil ışık altında fotosentez verimliliğini artırdığını gösteriyor.
Buna ek olarak, araştırmacılar Arkeen döneminde (yani 3.8 ila 2.5 milyar yıl önce) denizlerde oksijenin mevcut olmadığını ve dolayısıyla okyanusların oksitlenmemiş demirle zengin olduğunu vurguluyor. Bu durum, yeşil su tonlarının hâkim olduğu bir çevre yaratmış olabilir. Zamanla fotosentez sürecinin gelişmesiyle okyanuslarda serbest oksijen oluşmaya başladı. Ancak bu oksijen, önce okyanuslardaki demirle birleşti. Tüm demir oksitlendiğinde, oksijen atmosferde birikmeye başladı. Bu süreç, bilim camiasında ‘Büyük Oksidasyon Olayı’ olarak adlandırılıyor. Oksijen birikimi, yaşam koşullarını değiştirmiş ve daha karmaşık canlıların ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır; bu süreç, okyanusların renginin de yeşil tonlardan günümüzdeki mavimsi tonlara evrilmesine yol açtı.
İleriye dönük olarak, Güneş’in daha parlak hale gelmesi, okyanusların kimyasal bileşimini yeniden değiştirebilir. Bu değişim, okyanusların renginin mor, kahverengi veya yeşil tonlarına dönüşümüne neden olabilir. Araştırma, Dünya’nın okyanuslarının renginin yalnızca görsel bir özellik olmadığını, aynı zamanda gezegenin kimyasal evrimi ve yaşam tarihine dair kritik bilgiler sunduğunu gözler önüne seriyor.