Hamas Hareketi Siyasi Büro Üyesi Usame el-Hamdan, İsrail’in esirlerini takas anlaşması dışında geri almasının mümkün olmadığını vurgulayarak, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu esirlerin kaderiyle oynamakla suçladı. Hamdan, bu yorumları 8 Ocak 2025 tarihinde Cezayir’de düzenlediği basın toplantısında dile getirdi.
Hamdan, açıklamasında, “İsrail ile gerçekleştirilecek esir takası anlaşmasının belirli kuralları vardır. Bu kurallara göre, İsrail esirlerini alacak, biz de esirlerimizi alacağız. Ancak kesin bir anlaşma olmadan, esirlerini sağ olarak geri alamayacak.” ifadelerini kullandı. Bu bağlamda, Netanyahu’un sadece siyasi başarı imajı peşinde koştuğu ve esirlerin serbest bırakılması yönünde bir irade göstermediği iddialarında bulundu.
Hamas yetkilisi, Netanyahu’nun esirleri serbest bırakmayı değil, aksine öldürmeyi arzuladığını ileri sürdü. Hamdan, Hamas’ın İsrail’in isteklerini umursamadığını belirterek, kendileri için en önemli konunun, saldırıların durması ve İsrail’in Gazze Şeridi’nden çekilmesi olduğunu vurguladı. Hamas, bu süreçte özveriyle mücadelesine devam ettiklerini ve diğer Filistin gruplarından da benzer bir kararlılıkla hareket etmelerini beklediklerini ifade etti.
El-Hamdan, İsrail işgalinin sadece Filistin halkını değil, tüm bölgeyi tehdit eden bir durum olduğunu belirtti. “İşgale karşı üzerimize düşen görevi sonuna kadar yapıyoruz. Herhangi bir ihmal, sadece Filistin halkını değil, ihmal eden diğer halkları da olumsuz yönde etkileyecektir.” dedi. Bu sözler, bölgede süregelen gerilimin ve çatışmanın halklar üzerindeki etkilerini gözler önüne serdi.
Öte yandan, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 8 Ocak’ta yaptığı açıklamalarda, İsrail ve Hamas arasında müzakerelerin sürdüğünü ve Gazze’de bir ateşkes anlaşmasına “çok yakın” olduklarını belirtmişti. Blinken’in bu değerlendirmesi, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekerken, bölgedeki krizin çözümü için umut vadeden bir sinyal olarak yorumlandı.
Ancak, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, hem kendi halkından hem de uluslararası toplumdan, Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor. Muhalefet ve esirlerin aileleri, Netanyahu’yu, esir takası anlaşması gibi barışçıl girişimleri baltalayacak imkansız koşullar öne sürmekle itham ediyor. Bu eleştiriler, Netanyahu’nun, mevcut esirleri Gazze Şeridi’nde ölüme terk etme riskini göze alarak, siyasi bir hesap yapma çabası içinde olduğunu iddia eden aile fertleri ve muhalefet tarafından dile getiriliyor.
Bütün bu gelişmeler, Filistin-İsrail çatışmasında hem siyasi hem de insani boyutun karmaşık bir şekilde iç içe geçtiğini ortaya koyuyor. Esir takası ile ilgili müzakerelerin geleceği, tarafların liderlik anlayışlarına, uluslararası baskılara ve temel insan hakları konusundaki tutumlarına bağlı olarak şekilleneceği öngörülmektedir.
