Eski Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Başkanı Nasuh Mahruki, sosyal medyada kullandığı ifadeler nedeniyle “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Mahruki hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Duruşmada, tutuksuz sanık Mahruki ve avukatları hazır bulundu.
Duruşma sırasında, kimlik tespiti yapılan Nasuh Mahruki, aylık gelirinin 100 bin ila 120 bin lira arasında olduğunu ifade etti. Savunmasında, sosyal medya paylaşımları hakkında kesinlikle doğru bilgiler verdiğini ve yalan paylaşımda bulunmadığını vurguladı. Mahruki, “Paylaşımlarımın hangisinin yalan olduğunu düşünüyorsanız, bana söyleyin. İspatlayabilirim” diyerek, daha önce benzer şekilde açıklamalar yapan Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı’na atıfta bulundu. Türk milletine yalan söylemeyecek biri olduğunu belirten Mahruki, “Tırmanılması en zor ve en yüksek dağlara tırmanarak Türk bayrağı dikmiş biriyim. AKUT’ta birçok faydalı çalışmalarım bulunmaktadır” dedi.
Mahruki, savunmasına devam ederken, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Bunun üzerine mahkeme hakimi, bu talebin nedenini sordu. Mahruki, “Sığınmacıların oluşturabileceği sorunlar hakkında tanıklığını almak istiyorum” yanıtını verdi. Ancak mahkeme, Mahruki’nin tanık talebini reddetti ve duruşmaya devam edildi.
Şu aşamada Cumhuriyet Savcısı, davayla ilgili bazı eksik hususların giderilmesini talep etti. Mahkeme, davanın mütalaasını hazırlayabilmesi için dosyanın Cumhuriyet Savcısı’na gönderilmesine karar verirken, duruşmayı erteledi. Mahkeme heyeti, elde edilen bilgiler ve belgeler doğrultusunda eksik olan noktaları belirlemeye çalışacak.
Mahkeme süreci, Nasuh Mahruki için önemli bir dönüm noktası olduğu gibi aynı zamanda sosyal medya paylaşımlarının hukuki sonuçları üzerinde de önemli bir etki yaratabilir. Mahruki’nin, sosyal medya üzerindeki etkisi ve Türk kamuoyu üzerindeki algısı açısından bu dava, dikkatle takip edilmektedir. Mahruki’nin savunmasında sergilediği tutum ve mahkeme sürecinin gidişatı, hem sosyal medyanın mahkemeler üzerindeki etkisini hem de bireylerin paylaşımlarının sonuçlarını gündeme taşıdığından, hem medya hem de kamu tarafından yakından izleniyor.
Sonuç olarak, Nasuh Mahruki’nin durumu, sosyal medya kullanımı ve bu kullanımın hukuk sistemine entegre bir şekilde nasıl yorumlandığını anlamak için bir örnek teşkil ediyor. Mahruki’nin ifade ettiği gibi, halkı yanıltıcı bilgileri yayma suçlamasıyla karşı karşıya kalması, günümüz dijital çağında bireylerin paylaşımlarının daha dikkatli olması gerektiği konusunda da bir uyarı niteliği taşıyor. Mahkemenin vereceği karar, sosyal medya kullanıcıları için emsal teşkil edebilir ve bu tür davaların gelecekte nasıl şekilleneceği hakkında önemli ipuçları sunabilir.