Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından, Suriye’deki istikrarsızlık durumu, uluslararası istihbarat kuruluşlarının dikkatini çekmeye devam ediyor. Özellikle, İsrail’in ulusal istihbarat servisi olan Mossad, 1967 yılında yaşanan ve İsrail’in tarihi zaferlerinden biri olarak görülen ‘6 Gün Savaşları’nda önemli bir rol oynamış olan ünlü casus Eli Cohen’in gizli belgelerini ve naaşını bulmak üzere Suriye’ye yöneldi. Eli Cohen, bu savaşta kazanç sağlayan stratejik bilgiler sunmuş ve İsrail’in iktidarının pekişmesinde önemli bir figür haline gelmişti.
Mossad, Eli Cohen’in kaybolan naaşını ve onunla birlikte ilişkili belgeleri bulmak için arama faaliyetlerini hızlandırmış durumda. Özellikle Cohen’in naaşını ele geçirmek için Colani hükümetiyle doğrudan görüşmeler yürüten Mossad Direktörü David Barnea, bu görev için büyük bir çaba sarf etmekte. Barnea’nın liderliğinde yürütülen bu görüşmeler, Mossad’ın Cohen’in kaybolan mirasını geri kazanma arzusu üzerine yoğunlaşmakta. Bu süreçte, iki taraf arasında gizlilik ve stratejik işbirliğine dayalı bir iletişim kurulması hedefleniyor.
Diğer yandan, Mossad’ın Eli Cohen’in belgelerini elde etme çabaları da sürmekte. Bu belgelerin, Cohen’in Suriye’deki görevleri sırasında topladığı istihbarat ve stratejik bilgileri içerdiği düşünülüyor. Ajanların bu belgeleri ele geçirme çabaları, Suriye’deki değişken durumlar ve yoğun güvenlik önlemleri altında zorlu bir mücadeleye dönüşmüş durumda. Mossad, Cohen’in bilgi hazinesini yeniden gün yüzüne çıkarmak için her türlü kaynağı ve fırsatı değerlendiriyor.
Eli Cohen’in durumu, sadece tarihsel bir olay değil, aynı zamanda siyasi bir sembol haline de gelmiş durumda. İstihbarat dünyasında önemli bir figür olan Cohen’in kaybolan belgeleri ve naaşı, sadece Suriye-İsrail ilişkileri açısından değil, aynı zamanda kültürel ve ulusal bir hafıza açısından da büyük bir öneme sahip. Bu nedenle Mossad’ın yürüttüğü bu çalışmalar, sıcak bir gündem maddesi olarak uluslararası basında da geniş yankı bulmakta.
Tüm bu gelişmeler, Suriye’nin iç dinamikleri ve uluslararası güç dengeleri açısından kritik bir öneme işaret ediyor. Beşar Esad yönetiminin devrilmesi, sadece iç savaşın değil, aynı zamanda bölgelerdeki güç mücadelelerinin de derinleşmesine sebep oldu. Mossad’ın Eli Cohen’in mirasının peşinde koşması, söz konusu çatışmaların ortasında uluslararası casusluk ve stratejik çıkarların nasıl şekillendiğine dair önemli ipuçları sunuyor.
Sonuç olarak, Mossad’ın Eli Cohen’in naaşını ve belgelerini bulma çabaları, yalnızca bir casusun hatırasının yaşatılması değil, aynı zamanda bir ulusun tarihsel kimliğinin yeniden inşası anlamına da geliyor. Bu süreçte yaşanan gelişmeler ise, Suriye’nin geleceği ve İsrail’in bölgedeki stratejik konumu konusunda önemli etkilere yol açma potansiyeli taşıyor.
