Marmara Denizi’nde Müsilaj Sorunu
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi’nde meydana gelen müsilaj sorunuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sarı, müsilajın deniz yüzeyine zarar vermekle kalmayıp, deniz dibindeki canlıların da olumsuz etkilendiğini belirtti. Özellikle pinalar, süngerler gibi deniz canlıları ile deniz çayırlarının müsilajdan etkilendiğini açıkladı.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj olayının başlangıcına dair yaptığı değerlendirmede, bu sorunun 2022 yılının Ekim ayı sonunda Erdek Körfezi’nde başladığını vurguladı. Müsilajın, oradan yaklaşık 45 günlük bir süreç içerisinde İzmit Körfezi’ne ulaştığını kaydederek, Marmara Denizi’nde güneyden kuzeye doğru yayılım gösterdiğini ifade etti. Müsilaj, denizin derinliklerinden yüzeye doğru çıkma eğiliminde olup, bu durum deniz ekosisteminin dengesinin ciddi anlamda etkilenebileceğinin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir.
Marmara Denizi’nde görülen bu müsilaj, deniz ekosisteminin dengesini bozarak, biyolojik çeşitliliği tehdit etmekte. Sarı, müsilajın büyük bir hiperitimali organizma patlaması sonucunda oluştuğunu ve bunun, deniz kirliliği ve besin kaynaklarının azalması gibi çevresel problemlerle bağlantılı olduğunu ifade etti. Ayrıca, müsilajın yüzeydeki oksijen miktarını azaltması ve su kalitesini olumsuz etkilemesi de dikkat çekici bir yazımda belirtildi.
Prof. Sarı’nın açıklamalarında, müsilajın etkilerinin yalnızca deniz yaşamıyla sınırlı kalmadığı, aynı zamanda kıyıda yaşayan insanlar ve onların ekonomik faaliyetleri üzerinde de önemli sonuçlar doğurduğuna işaret etti. Bu durum, balıkçılık gibi denizle doğrudan bağlantılı işler yapan kişiler için büyük bir tehdit oluşturmakta ve bu durum kıyı bölgelerinde sosyo-ekonomik zorluklara yol açmaktadır.
Buna ek olarak, müsilajın ortaya çıkış nedenleri üzerinde durulması gereken bir diğer önemli konu olarak değerlendiriliyor. Sarı, insan etkisinin önemine dikkat çekerek, deniz kirliliği, aşırı gübre kullanımı ve iklim değişikliği gibi faktörlerin bu tür olayları tetikleyen sebepler arasında bulunduğunu belirtti. Bu çerçevede, çevre koruma tedbirlerinin alınmasının ve su kaynaklarının daha dengeli bir şekilde kullanılmasının gerekliliği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın açıklamaları, Marmara Denizi’nde ciddi bir ekolojik sorun olan müsilajın sebep olduğu tehditlerin oldukça geniş bir yelpazeye yayıldığını göstermektedir. Bu durum, yerel yönetimler, kamu kurumları ve çevre uzmanları ile bilim insanlarının birlikte çalışmasını gerektiren bir sorun olarak öne çıkıyor. Marmara Denizi’nde sağlıklı bir ekosistem için harekete geçmek, hem deniz canlıları hem de kıyı toplulukları için elzem hale gelmiştir.