Fransa’da siyasi iklim bir kez daha hareketlenmiş durumda. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, merkez sağcı Başbakan Michel Barnier liderliğindeki azınlık hükümetinin 4 Aralık’ta yapılan güven oylamasıyla düşmesinin ardından, bu süreçte seçim ittifakı ortağı olan merkez sağcı Demokrat Hareketi (MoDem) Lideri François Bayrou’yu yeni başbakan olarak atadı. Bu durum, Macron’un 2017’den bu yana destek aldığı bir siyasi figürü ön plana çıkardığı anlamına geliyor.
Michel Barnier hükümeti, 2025 bütçesi üzerinde muhalefetle uzlaşamadığı için güven oylamasında başarısızlıkla sonuçlanarak 4 Aralık’ta düştü. Barnier, 5 Aralık’ta istifasını sunarak siyasi sahneden çekildi. Macron ise bu süreçte siyasi partilerin temsilcileriyle istişari görüşmeler gerçekleştirdi. Bu sabah yapılan görüşmelerin ardından Elysee Sarayı’nda François Bayrou ile bir araya geldi ve ona yeni hükümeti kurma görevini verdi.
Elysee Sarayı’ndan yapılan resmi açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Macron, seçimlerden bu yana birlikte çalıştığı 73 yaşındaki Bayrou’yu, yeni hükümetin oluşumunu sağlamakla görevlendirdi. Böylelikle Bayrou, Macron’un 2017 yılından beri ülkeyi yöneten 6. başbakanı oldu ve bu görevdeki ilk deneyimini yaşayacak.
François Bayrou, 1986’dan 2012’ye kadar farklı dönemlerde milletvekilliği yaptı ve son yaklaşık 10 yıldır Fransa’nın güney bölgesindeki Pau kenti belediye başkanlığı görevini yürütüyordu. Ayrıca Avrupa Parlamentosu üyeliği ve 1993-1997 yıllarında Eğitim Bakanlığı ile 2017 yılında Adalet Bakanlığı gibi önemli görevlerde bulunmuştu. Ancak, Avrupa Parlamentosu üyelerinin danışman kadrolarında usulsüzlük gerekçesiyle başlatılan soruşturma nedeniyle Adalet Bakanlığı görevinden yalnızca bir ayda ayrılmak zorunda kalmıştı.
Bayrou, Macron ile olan ilişkisinden önce, Macron’un Rothschild bankasında çalıştığını göz önünde bulundurarak finans çevreleriyle bağlantılı olduğuna dikkat çekmişti. Ancak, daha sonra düşüncelerinde değişiklik yaparak 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmaktan vazgeçti ve Macron ile ittifak kurmayı teklif etti. Bu karar, siyasi kariyerinde önemli bir kırılma noktası oldu.
Bugüne kadar üç kez cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olan Bayrou, şimdiye dek başbakanlık görevini üstlenmemişti. Sağcı bir geçmişe sahip olan Bayrou, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağ ve sol siyasi hatları bir kenara bırakarak kendisini “merkezci” bir aday olarak tanıtmayı tercih etti. Ancak, yeni başbakan olarak atanmasının ardından, Fransa’nın siyasi Meclisi’nde aşırı sağcılar, solcular ve Macron destekçileri olmak üzere üç ana blok oluşturularak tartışmaların başlaması gündemde bulunuyor.
Bayrou’nun yeni görevinin ilk önceliği, 2025 bütçesinin onaylanmasını sağlamak olacak. Bu süreçte nasıl bir strateji geliştireceği ve siyasi ortamı nasıl yönlendireceği, Fransa’nın geleceği açısından büyük önem taşıyor. Meclis’teki dengeyi sağlamak için atacağı adımlar, onun başbakanlık döneminin başarısını da belirleyecek gibi görünüyor.
