Kırklareli Belediyesi’nde çalışan bir kişinin, işten çıkarılmasının ardından belediyeye ait bir binada yangın çıkardığı iddiasıyla yargılandığı bir dava sonucunda 2 yıl 1 ay hapis cezasına mahkum edildiği bildirilmektedir. Zanlı, 9 Şubat 2024 tarihinde işten atıldıktan iki gün sonra, Kırklareli’deki BEYA Personel Organizasyon ve Tanıtım Anonim Şirketi’nin Karakaş Mahallesi Zincirlikuyu Caddesi üzerindeki binasında yangın çıkardığı ileri sürülen eski çalışan Ü.T. olarak tanımlanmaktadır.
Yangın çıkma olayı, zanlının işten çıkarılmasının hemen ardından meydana gelmesi dikkat çekmiştir. Ü.T., olay sonrası Kırklareli Emniyeti tarafından gözaltına alınmış, ilk olarak mahkemeye çıkarıldıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Ancak Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine yeniden gözaltına alınmıştır. Ardından yapılan işlemlerinin tamamlanmasıyla adliyeye sevk edilmiş ve burada tutuklanmıştır.
İlgili dava, 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüştür. Çıkarıldığı mahkemede sanık Ü.T., duruşmaya katılmamıştır. Ancak duruşmada Cumhuriyet Savcısı, iddianamesinde sanık hakkında “kamu malına yakarak zarar verme” suçundan cezalandırılması talebinde bulunmuştur. Bu süreçte, sanık avukatları mütalaaya itiraz etmiş ve somut delillerin eksik olduğunu öne sürmüşlerdir.
Mahkeme heyeti, tüm bu hususları değerlendirerek Ü.T.’nin eyleminin ağırlığını göz önünde bulundurarak 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılması yolunda karar vermiştir. Bu karar, yerel mahkeme tarafından verilmiştir ve sürecin nasıl gelişeceği merakla beklenmektedir.
Bu tür olaylar, kamu alanında çalışanlar ile yöneticiler arasındaki ilişkilerin ne denli hassas olduğunu ve işten çıkarılmanın ardından kişilerin ruhsal ve sosyal durumlarının nasıl değişebildiğini gözler önüne sermektedir. Yangın çıkarmak gibi ciddi bir eylemin, yalnızca zarar vermek amacıyla yapılması durumunda, sonucu daha da ağır olmaktadır.
Yargılama süreci ile birlikte, iş güvenliği, kamu malına zarar verme ve bireysel hakların ihlali konularında dikkat çekilmesi gereken pek çok halk sağlığı ve hukuki boyut bulunmaktadır. Bu dava, yerel yönetimlerin çalışanlarıyla olan ilişkilerinin ne denli kritik olduğunu ve yasal süreçlerin gerekliliğini bir kez daha göstermiştir. Kırklareli’nin bu olayı, benzer durumlarda başka yerlere örnek teşkil edebilir ve sosyal adaletin sağlanması noktasında emsal oluşturabilir.