İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, yaklaşık 463 gündür devam etmektedir. Bu süre zarfında, bölgedeki insani kriz derinleşirken, can kayıpları da hızla artmaktadır. Son veriler doğrultusunda, Gazze’deki ölü sayısının 46 bin 537’ye çıktığı belirtilmektedir. Bu rakam, çatışmaların ne denli yıkıcı ve yıpratıcı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Gazze halkı, uzun süredir süren bu saldırılarla başa çıkmaya çalışırken, temel ihtiyaçlarını karşılamakta da zorluk çekmektedir.
Saldırıların başlamasıyla birlikte, bölgedeki altyapı büyük bir tahribata uğramış ve sağlık hizmetleri ciddi şekilde aksama yaşamıştır. Hastaneler, yaralıların sayısının artması ile birlikte gerekli malzeme ve personel eksikliği çekmektedir. Bunun yanı sıra, bölgedeki gıda ve su temininde de büyük sıkıntılar yaşanmakta; bunların yanı sıra elektrik kesintileri halka büyük zorluklar çıkarmaktadır.
İsrail’in gerçekleştirdiği operasyonlar, bölgedeki sivil insanları da hedef alması nedeniyle uluslararası alanda büyük tepkilere neden olmaktadır. Birçok insan hakları kuruluşu ve BM, bu saldırıları kınayarak, acilen ateşkes çağrısında bulunmaktadır. Ancak, taraflar arasındaki gerginlik ve karşılıklı çatışmaların devam etmesi, bu çağrıların yalnızca çağrı olarak kalmasına sebep olmaktadır. Gazze’de yaşayan halk, her geçen gün artan tehditler altında yaşam mücadelesi vermeye devam etmektedir.
Olayların gelişim seyri, yalnızca Gazze’yi değil, bütün Orta Doğu’yu da etkilemektedir. Özellikle Filistin-İsrail çatışmasının tarihi ve köklü bir geçmişi olduğu düşünülürse, bu tür askeri harekatların, sorunun çözümü noktasında bir ilerleme kaydedilmesine yol açmadığı anlaşılmaktadır. Aksine, bu tür saldırılar, bölgedeki düşmanlıkları daha da derinleştirerek halkları birbirine düşman hale getirmekte, barış sürecine olan umudu azaltmaktadır.
İsrail’in güvenlik kaygılarını öne sürdüğü bu süreçte, Filistin halkının yaşadığı insanlık dramı göz ardı edilmemelidir. Dünya genelinde birçok ülkede ve uluslararası platformlarda, bu saldırılara karşı duruş sergileyen gruplar ve bireyler artmaktadır. Sivil toplum kuruluşları, yardım kampanyaları ve protestolar aracılığıyla, Gazze’nin acil yardıma ihtiyacı olduğu vurgulanmaktadır. Ancak, bu yardımların Gazze’ye ulaştırılması da ciddi engellerle karşılaşmaktadır.
Sonuç olarak, Gazze’deki durum derin bir insani krize dönüşmüş durumda. 46 bin 537 can kaybı ve milyonlarca insanın hayatta kalma mücadelesi vermesi, uluslararası toplumun acilen harekete geçmesini gerektirmektedir. Geçmişten günümüze süregelen bu trajedinin son bulması ve kalıcı bir barış ortamının sağlanması ise, yalnızca bölge halkının değil, tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Gazze’de devam eden çatışmaların sona ermesi, bölgedeki sosyal, ekonomik ve politik istikrar için bir zorunluluk haline gelmiştir.