Fitch Ratings Kıdemli Direktörü Erich Arispe Morales, Türkiye’nin kredi notu ve not görünümüne dair gerçekleştirdikleri değerlendirmeler hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Morales, kredi notunu “BB-” ve not görünümünü “durağan” olarak onaylamalarının ardından, Türkiye’nin ekonomisi ile ilgili beklentilerini ve geçerli durumunu detaylandırarak yorum yaptı. Morales, Türkiye’nin kredi notu ve not görünümünü belirlemede dezenflasyon süreci, uluslararası rezervlerdeki iyileşmeler ve uygulanan politikaları dikkate aldıklarını belirtti.
Morales, Türkiye’nin cari işlemler açığındaki azalmayı ve uluslararası rezervlerin güçlenmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Kur korumalı mevduatlarda gözlemlenen azalma ile birlikte 2024 yıl sonu için enflasyonun %44,4 seviyesinde gerçekleşeceği öngörüsü, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) güncellediği hedefleri ile Fitch’in daha önceki tahminleriyle büyük ölçüde örtüşmektedir. Ancak, yüksek enflasyon oranlarının Türkiye’nin politikalarında zorluklar yarattığını ve bu nedenle Fitch’in not görünümünü “durağan” olarak sürdürme kararı aldıklarını ifade etti.
Morales, Türkiye ile benzer kredi notuna sahip diğer ülkelerin enflasyon oranlarının daha düşük olduğunu vurguladı. Enflasyondaki risklerin, değerlendirmeleri etkileyen temel etkenlerden biri olduğunu belirterek, enflasyonda yaşanan düşüşün devam ettiğini ve bu yıl sonunda enflasyonun %23, 2026 yılı sonunda ise %18 seviyesine ineceği tahmininde bulundu. Ayrıca, TCMB’nin politika faizinin bu yıl sonunda %28, 2026 sonunda ise %21’e düşmesini beklediklerini ve bu durumun, para politikası duruşunun sıkı tutulacağına işaret ettiğini aktardı.
Yılın İkinci Değerlendirmesi İçin Fitch’in Takip Edeceği İki Faktör
Morales, Türkiye’nin ekonomik durumu için kritik iki faktörü takip edeceklerini belirtmiştir. Bunlar arasında ilk olarak politika tutarlılığındaki iyileşmelerin ne ölçüde gerçekleşeceği bulunmaktadır. Merkez Bankası’nın geçtiğimiz Aralık ayında başlattığı gevşeme döngüsünün devam etmesi beklenmektedir. Ayrıca, bu yıl içerisinde ılımlı bir asgari ücret artışı görülmesi, Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme çabalarıyla uyum içinde olmasını desteklemektedir. Maliye Bakanlığı’nın bütçe açığını azaltma taahhüdü de bu çabaları pekiştirmektedir. Morales, bu politikaların enflasyonu azaltma konusunda ne kadar etkili olacağının temel bir mesele olduğunu dile getirdi.
Enflasyonun yalnızca para politikası ile kontrol altına alınamayacağını dile getiren Morales, tüm politikaların uyum içinde olması gerektiğini vurgulayarak, bütçe açığının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYİH) %4,8’inden %3 seviyesine indirilmesinin dezenflasyon sürecine olumlu katkıda bulunacağını bildirdi. Türkiye’nin karşılaştığı zorluklar göz önüne alındığında, enflasyonun benzer kredi notuna sahip diğer ülkelerle aynı seviyelere düşeceğine dair bir güvenin, kredi notu ve not görünümü üzerindeki etkilerini olumlu hale getirebileceği ifade edildi.
Portföy Yatırımlarında Artış Beklentisi
Morales, Türkiye’nin mevcut politikalarını sürdüreceği takdirde portföy yatırımlarında artış gözlemleneceğini anlattı. Ancak doğrudan yabancı yatırım (FDI) süreçlerinin daha karmaşık dinamiklere sahip olduğunu belirtti. Makro çevrenin önemli bir rol oynamasına rağmen, kurumsal kaygılar gibi daha geniş etkenlerin de yatırım kararlarını derinden etkilediğini dile getirdi. FDI’nin uzun vadeli bir taahhüt gerektirdiği ve yatırım