Sakarya’nın Hendek ilçesinde yaşanan olay, yerel halkı derinden etkileyen bir şiddet vakası olarak kayıtlara geçti. İki kişi arasındaki mücadele, sıradan bir tartışmanın ötesine geçerek ciddi bir suç halini aldı. Olay, yaklaşık üç ay önce evlenen S.K. (33) isimli erkek ile eşi E.K. (26) arasında başladı. Boşanma aşamasında oldukları iddia edilen çift, Yeni Mahalle’deki ikametlerinde bilinmeyen bir sebeple tartışmaya başladılar.
Tartışmanın şiddetli bir kavgaya dönüşmesiyle birlikte, S.K. eşi E.K.’yi 20’den fazla bıçak darbesiyle ağır yaraladı. Bu durum, evlilik sürecinin ne kadar tehlikeli ve incelik gerektiren bir ilişki olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. E.K.’nin vücuduna aldığı darbelerin şiddeti, olaya tanıklık edenleri dehşete düşürdü. S.K.’nın evden kaçmasının ardından, durumun ciddiyeti çevredeki komşular tarafından fark edildi ve hemen sağlık ve polis ekiplerine haber verildi.
Olay yerine ulaşan sağlık ekipleri, yaralı kadına ilk müdahaleyi yaptıktan sonra onu Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk etti. Hastanede tedavi altına alınan E.K.’nin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Bu gelişme, olayın boyutunun ne kadar büyük olduğunu, hem fiziksel hem de psikolojik travmanın yaşandığını gözler önüne serdi.
Diğer yandan, S.K. adlı şüpheli koca, olay sonrası kaçmayı başardı. Ancak, polisin gerçekleştirdiği çalışmalar sayesinde kaçan şahıs kısa bir süre içerisinde yakalanarak gözaltına alındı. Emniyette geçirdiği işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen S.K., mahkemede savcılığın talebi doğrultusunda tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Bu durum, kamuoyunda büyük bir tartışma başlattı. Şiddet olaylarının toplumda ne denli yaygın olduğu ve bu tür durumların nasıl önlenebileceği konusunda pek çok kişi görüş bildirdi.
Hendek ilçesindeki bu olay, sadece bir bireyin hayatını etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda toplumda kadına yönelik şiddet olgusunun ne kadar ciddi bir sorun olduğunu da gözler önüne seriyor. Üç aylık bir evliliğin bu şekilde sonlanması, evlilik kurumunun sorunlarını ve sunduğu tehditleri gündeme getiriyor. Bu tür olayların önlenmesi için daha fazla eğitim, toplum bilinci ve etkili yasal düzenlemeler gereklidir.
Sonuç olarak, bu trajik olay, birçok insanın hayatını doğrudan etkileyen bir vaka. Cinsiyet eşitsizliği ve aile içindeki şiddet sorununun çözümü için kamu ve devlet otoritelerine büyük görevler düşmektedir. Boşanma aşamasında olan bireylerin yaşadığı stres, şiddete başvurma olasılığını artırmakta ve bu durum mağdur olan taraf için geri dönülmez sonuçlar doğurabilmektedir. Tüm bu yaşananlar, toplumun bu konuyu daha ciddiye alması ve gerekli adımları atması için bir çağrı niteliği taşımaktadır.