Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının detayları:
Bu yıl ilk kez gerçekleştirdiğimiz Külliye’deki Ramazan programımıza 450 binden fazla vatandaşımız katıldı. Gazze başta olmak üzere, gönül coğrafyamızdaki zulme uğrayan kardeşlerimize yardım elini uzattık. Tüm gücümüzle, tüm imkanlarımızla Gazze halkının yanındayız. İnşallah zulüm sona erene ve 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kuruluncaya dek, Filistinlilerin yanında olmaya devam edeceğiz. Şehit düşen Gazzeli kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
”BİZİM NEDEN TÜRKİYE, TÜRKİYE’DEN BÜYÜKTÜRD DEDİĞİMİZİ GÖRECEKLER”
Ülkemizde bazı kesimler, Türkiye’nin İslam alemi ve dünya üzerindeki yerini hala anlamış değil. Tarih bilmeyen ve atalarını tanımayan bu kişiler, Türkiye’nin tarihi derinliğinden habersizler. Suriyeli kardeşlerimizin zafer kutlamalarında neden Türk bayrağı açtıklarını veya yeni Suriye’de neden Türkiye’de eğitim görmüş bakanlar olduklarını anlamıyorlar. İç siyasette kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar. Biraz araştırmaya ve okumaya zaman ayırabilseler, hapsoldukları ideolojik dar alanlardan çıkarak gerçekleri görebilirler. Bizim neden Türkiye’nin Türkiye’den büyük olduğunu söylediklerimizi anlayacaklardır. Cahil, kitap okumuyor dedikleri gençlerin bilgi ve donanım açısından onlardan daha ileri olduğunu da görecekler.
“SOSYAL FAY HATLARINI KAPATMAK İSTİYORUZ”
Ya cehaletlerinden ya da Batı’ya olan platonik aşklarından dolayı gerçekleri görmeleri mümkün olmuyor ve böyle devam ettikçe de göremeyecekler. Dünya genelinde soğuk savaşın sona ermesinin ardından büyük değişimler yaşanıyor. Sorumsuz özgürlük ve neoliberal liberalizm giderek zayıflıyor. Aşırı özgürlük, bireyciliğin devleti ve toplumu zayıflatacak şekilde siyasallaşması dönemi de sona eriyor. Devleti zayıflatan popüler akımlar artık eski rağbeti görmüyor. Ekonomi, ticaret ve savunmadan, nüfus yapısına kadar insanlık yeni mücadele dönemine hazırlığı sürdürüyor. Sosyal fay hatlarını kapatmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz.
Bütün hedefimiz, 1071 Malazgirt ruhu ve İstiklal Marşımızda yer alan kardeşlik manifestosuyla 85 milyonun tamamını Türkiye Yüzyılı vizyonu ile buluşturmaktır. Türkiye, her itiraz ettiğinde kökü dışarıda bazı kirli odaklar tarafından hedef alınıyor. Cumhuriyet tarihinde bunun birçok örneğine şahit olduk. Sokak olayları, terör örgütlerinin hain saldırıları ve provokasyonlarla bunu deneyimledik. Hükümetimiz döneminde yaşanan Cumhuriyet mitingleri, 7 Şubat MİT krizi, Gezi’deki sokak terörü ve 15 Temmuz’daki ihanet bu durumu gösteriyor. Bizleri iç meselelerimizle meşgul etmek için her yolu denediler ve halen de denemeye devam ediyorlar.
Sivil siyaseti, demokrasiyi ve Türkiye’nin kazanımlarını hedef alan bu saldırılarda her zaman belli kavramlar ve cümleler silah olarak kullanılmıştır. “Cumhuriyet tehdit altında”, “laiklik elden gidiyor”, “sivil darbe” gibi söylemlerle hayat tarzımıza müdahale etmeye çalıştılar. Üzülerek belirtmek zorundayım ki çoğu zaman başarılı olabildiler. Ekonomik ve siyasi açıdan irtifa kaybettik, gençlerimizi hain çarkların kurbanı yaptık. Yıllar boyunca vasat düzeyde bir ekonomi ile demokrasiye mahkum kaldık.
ÖZGÜR ÖZEL’İN BOKYOT ÇAĞRISINA TEPKİ
İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması çerçevesinde yaşananları birbirinden bağımsız değerlendiremeyiz. CHP Genel Başkanı’nın yerli ve milli markaları tehdit etmesini bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Son bir haftadır yolsuzlukları ve sahtekarlıkları gizlemek adına her türlü yolu denediler. Camilerimize yapılan terbiyesizliklerden, güvenlik güçlerimize hakarete kadar pek çok olaya tanık olduk. Demokrasi ve hukukla hiçbir ilgisi olmayan bu tehlikeli provokasyonlar, güvenlik güçlerimizin soğukkanlı ve kararlı tutumları sayesinde başarılı olamadı.
“BİZDEKİ MUHALEFET ÜLKESİNİ ŞİKAYET EDİYOR”
Bu kez Türkiye’yi yabancılara şikayet etmeye ve kötülemeye başladılar. 23 yıllık Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevim boyunca bir kişinin bile kendi ülkesini şikayet ettiğini görmedim. Ancak muhalefet, uluslararası platformlarda mikrofon uzatıldığında bunu yapmakta bir sakınca görmüyor.
”BATI’YA YALVARACAK KADAR KONTROLÜ KAYBETTİKLERİNİ GÖRDÜK”
Batı’ya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gözlemledik. Cumhuriyeti kurmakla övünen partinin genel başkanı, siyasi mandacılık talep ediyor. Gazze’deki soykırım konusundaki ikiyüzlü yayınları nedeniyle itibarsızlaşmış bir medya kuruluşundan yardım istemekte. Kendilerini “terk edilmiş hissettiğini” ifade ediyor. Yolsuzluk yapanlara niçin destek olmadıklarını sormaya getiriyor. Bu kişi, ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor. Batı’nın tepkilerini çeken söylemleriyle bizim mandacılığımız olmadığını anlamıyorlar.
TÜRKİYE’Yİ YABANCILARA ŞİKAYET ETMEK ANA MUHALEFET PARTİSİ GENEL BAŞKANINA YAKIŞIYOR MU?
Türkiye’nin ana muhalefet partisinin genel başkanının ülkesini başka ülkelere şikayet etmesi, ona yakışıyor mu? 100 yıllık CHP’yi yolsuzlukları savunmak adına bu duruma düşürmekten hicap duymuyor mu? Bu tür bir siyasetçi, ülkesinin çıkarlarını emperyalistlere karşı savunabilir mi? Elbette bu mümkün değil. Sayın Özel’e kendisini toparlaması ve yolsuzlukları aklamak için bu kadar yormaması konusunda bir kez daha tavsiyede bulunuyorum.
Milletiyle gönül bağı kopmuş bu zihniyet ne yaparsa yapsın, biz inadına Türkiye diyeceğiz. Demokrasiden, hukuktan ve meşru çizgiden asla sapmayacağız. Öfkenin aklı ve vicdanı esir alan zehirli diline bulaşmayacak, kurmak istedikleri tuzaklara düşmeyeceğiz. Kamu düzeninin bozulmasına izin vermeyeceğiz. Gözlerini kapatan kim varsa, emniyet birimlerimiz gerekli müdahaleleri yapacaktır.
”ANA MUHALEFET PARTİSİNİ ESİR ALMIŞ BİR AVUÇ BELEDİYE SOYGUNCUSU”
Ana muhalefet partisini esir almış bir avuç belediye soyguncusunun, evlatlarının hayatını karartmasına veya onları canlı kalkan olarak öne sürmesine ailelerimiz izin vermemelidir. Kandırılmış veya marjinal örgütlerin pençesine düşmüş durumda dahi olsa, millet ve memleket düşmanlarına kaptıracağımız tek bir gencimiz olamaz. Onları kazanmak ve iyiye, doğruya katmak için çaba sarf etmeliyiz. Ailelerin de bu çabalara destek vermesi önemlidir. Milli İrade Platformu’ndaki siz kardeşlerim, bu anlayışla daha çok gence ulaşmak ve kazanmak için el birliğiyle hareket edeceğinize inanıyorum. Rabbim hepimizin yardımcısı olsun.