2025 yılının Ocak ayında, Edirne’nin Umurbey Mahallesi’nde ilginç bir olay yaşandı. Mahalle muhtarı Turhan Özgünden, uzun bir süredir beklediği muhtarlık hizmet binasının inşaat aşamasına geçilememesi üzerine bir protesto eylemi gerçekleştirdi. Muhtar, inşaatı yarım kalan muhtarlık hizmet binasının temelinde oturarak, sesini duyurmak amacıyla halka açık bir oturma eylemi yaptı.
Muhtar Özgünden, muhtarlık görevi sırasında karşılaştığı zorlukları dile getirerek, 6 yıl boyunca kendi cebinden ödediği kira ile kiralık bir dükkanda muhtarlık işlerini yürütmek zorunda kaldığını belirtti. Bu süre zarfında yaşadığı zorlukları ve mücadeleyi vurgulayan muhtar, “Ben 6 senedir bağırıyorum, kimse sesimi duymuyor. Bana bir garezlerinin olduğunu düşünmeye başladım artık, başka aklıma bir şey gelmiyor” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu sözler, mahalle sakinleri ve çevresindekiler tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı.
Olayın gündeme gelmesi, yerel yönetimlerin hizmet gereksinimlerine ne derece önem verdiği konusunda kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Muhtar Özgünden’in eylemi, sadece kendi şahsi sıkıntılarıyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda birçok muhtarın benzer sorunlarla karşılaştığını da gözler önüne serdi. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde muhtarlar, hizmete yönelik yeterli destek ve kaynak alamadıkları gerekçesiyle benzer eylemler gerçekleştirmekte. Bu durum, yerel yönetimlerin sorunlara yaklaşımını sorgulayan bir noktaya taşımakta.
Edirne’deki bu olay aynı zamanda, kamu hizmetlerinin sağlanması konusunda toplumda daha fazla bilinçlenme ihtiyacını da ortaya koyuyor. Yerel halk, muhtarlarının yaşadığı bu tür sıkıntılara duyarsız kalmamakta ve çeşitli sosyal medya platformları aracılığıyla muhtarlarına destek çıkmakta. Özgünden’in geçmişte yaptığı çağrılar, belki de toplumsal bir hareketin başlangıcına dönüşebilir.
Öte yandan, muhtarın dile getirdiği bu taleplerin daha geniş bir bağlamda değerlendirilmesi gerektiği de anlaşılıyor. Yerel idarelerin, muhtarlar aracılığıyla toplumun ihtiyaçlarını anlama ve bunlara yönelik çözümler üretebilme kapasitesinin artırılması için adım atılmalı. Mahalle sakinleri, muhtarın yaşadığı bu sorunları herkesten daha fazla hissetmekte ve çözüm arayışlarında aktif olarak yer almakta.
Sonuç olarak, Turhan Özgünden’in muhtarlık hizmet binasının temeli üzerinde gerçekleştirdiği oturma eylemi, yaşadığı zorlukları ve talepleri dile getirmek için bir çığlık niteliğindeydi. Bu tür eylemlerin, yerel yönetimlerin dikkatini çekmesi ve muhtarların haklarının korunması adına önem taşıdığı aşikar. Umurbey Mahallesi’ndeki bu olay, yerel demokrasinin güçlenmesi adına atılan bir adım olarak değerlendirilebilir. Muhtar Özgünden’in mücadelesi, gelecekte benzer durumların önüne geçilmesi için bir örnek teşkil edebilir.