Amerika Birleşik Devletleri’nde, Cumhuriyetçilerin hâkim olduğu Temsilciler Meclisi üyesi Al Green, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kongre konuşması sırasında sözünü keserek protesto ettiği için kınama cezası aldı. Bu olay, 2025 yılı Mart ayında yaşandı ve Al Green, Temsilciler Meclisi’nde kınama cezası alan 28. üye oldu. Kınama kararı, Temsilciler Meclisi’nde yapılan oylamada 198 oy karşısında 224 oyla kabul edildi ve bu durum, Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi Parti arasındaki gerilimi artıran bir gelişme oldu.
Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, alınan kınama kararının “adil” olduğunu belirterek, bu kararın Meclis’teki kuralları uygulama çabası olarak değerlendirildiğini ifade etti. Johnson, bu sırada Meclis’teki düzenin sağlanması için birçok kez tokmağını masaya vurarak salonda sükuneti sağlamaya çalıştı. Ancak, bu durum Demokrat Meclis üyeleri tarafından şarkı söyleyerek protesto edildi. Green’in kınama cezası aldığı oturumun sonunda, birçok Demokrat vekil, Green’e destek mesajları vermek üzere birleşti.
Oylama sırasında dikkat çeken bir durum ise 10 Demokrat vekilin kınama kararına “evet” oyu vermesiydi. Bu durum, partinin içindeki bölünmelere işaret eden bir gelişme olarak değerlendirildi. Öte yandan, Temsilciler Meclisi’ndeki kınama kararları, resmi bir karar olarak vekilin siciline işleniyor. Ancak, bu kararların herhangi bir yaptırımı bulunmuyor. Yani kınama, sembolik bir düzenleme olarak kalıyor ve seçilmiş temsilcilerin davranışlarını doğrudan etkileyen bir yaptırım mekanizması işletilmiyor.
Al Green, Trump’ın Kongre’deki konuşması sırasında durumu protesto etmek amacıyla yerinden kalkarak birkaç kere Trump’ın konuşmasını kesmişti. Bu hareket, Meclis Başkanı Johnson tarafından tamamen kurallara uymadığı gerekçesiyle, oturumun akışını bozduğu iddiasıyla salondan çıkartılmasına neden oldu. Green’in protesto eylemleri, hem kendi partisi tarafından hem de Cumhuriyetçiler tarafından eleştirilmesine yol açarken, aynı zamanda ABD siyasetinde muhalefetin kendini ifade etme biçimlerinin tartışılması için bir fırsat sundu.
Sonuç olarak, bu olay, ABD’deki siyasi kutuplaşmanın ne denli derinleştiğini ve Temsilciler Meclisi’nde yaşanan iletişimsizlik ile anlaşmazlıkların boyutunu gözler önüne serdi. Kınama cezası almasının ardından, Al Green ve destekçileri, bu durumu ifade özgürlüğünün kısıtlanması olarak değerlendirerek daha geniş bir tartışmanın kapılarını araladılar. Özellikle, Kongre’nin işleyişine dair kuralların nasıl yorumlandığı ve uygulandığı soruları gündeme geldi. Bu durumun yanı sıra, siyasi eylemlerin ve direnişin hangi biçimlerde gerçekleşeceği konusunda da yeni sorular oluştu.