DEM Heyetinin Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş ile gerçekleştirdiği görüşme sona erdi. Bu görüşme sonrası heyetten çeşitli açıklamalar yapıldı. Bütün bu gelişmeler, Türkiye’nin siyasi gündeminde büyük bir merak konusu oldu ve bu görüşmelerin barış sürecine olan katkıları üzerine dikkatler çekildi.
DEM Parti Heyeti, Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’dan oluşurken, bu heyet Edirne Cezaevi’nde bulunan hem DEM Parti Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı hem de eski Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti. Bu ziyaretin amacı, hem tutukluların moral durumlarını öğrenmek hem de barış süreci ile ilgili görüş alışverişinde bulunmaktı.
“BU SORUNU ŞİMDİ ÇÖZERSEK İKİ TARAFLA ÇÖZECEĞİZ”
Görüşme sonrası açıklamalarda bulunan Sırrı Süreyya Önder, iki ismin de sağlık durumlarının ve moral seviyelerinin oldukça iyi olduğunu belirtti. Önder, “Gelişmekte olan sürece destek ve katkılarının tam olduğunu ilettiler. Selahattin Bey’in X hesabından da kapsamlı bir açıklama yapılacak,” dedi. Bunun yanı sıra, çeşitli televizyonlarda spekülatif açıklamaların yapıldığını, bu tür açıklamaların barışa hizmet etmediğini ve insanların sürece dair şüpheye düşmelerine neden olduğunu ifade etti. Önder, “Eğer bu sorunu şimdi çözersek iki tarafla çözeceğiz. Aksi durumda 72 taraf bu sürece dahil olacak,” şeklinde uyarılarda bulundu.
Bu açıklama, barış süreci konusunda bir çağrıda bulunması bakımından önem taşıdı. Barışın sağlanabilmesi için her iki tarafın da çözüm sürecine katılması gerektiği vurgulandı. Önder’in bu ifadeleri, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ortamda barış arayışlarının ne derece kritik olduğunu ortaya koyuyor.
“BARIŞIN KAYBEDENİ OLMAZ”
Önder, yarın Kocaeli’de tutuklu olan Figen Yüksekdağ’ı ziyaret edeceklerini de açıkladı. “Yarın Figen Hanım’ı ve diğer arkadaşlarımızı da Kandıra’da ziyaret ettikten sonra detaylı bir açıklama yapacağız,” diye belirtti. Ayrıca, sürecin kaybedeni olmayacağını, barışın herkes için önemli olduğunu vurguladı. “Barışın kaybedeni olmaz. Bunu hiç aklımızdan çıkarmayalım. Şu an için sağlamaya çalıştığımız ilk şey ‘barıştır’,” diyerek barış sürecinin önemini bir kez daha ifade etti.
Önder’in sözleri, barışın en temelde bir kazanım olduğunu ve sürecin herkesin ortak menfaatine hizmet edeceği anlayışını taşıdığını gösterdi. Süreç boyunca kamuoyundan gizlenecek bir durumun olmadığını ve her adımın şeffaf bir şekilde atılması gerektiğini de dile getirdi. Bu tür görüşmeler ve açıklamalar, Türkiye’nin barış arayışında önemli bir rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, DEM Heyeti’nin gerçekleştirdiği bu ziyaretler ve yapılan açıklamalar, Türkiye’nin siyasi sahnesinde barış arayışının ne denli kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu süreçlerin dikkatle izlenmesi ve desteklenmesi gerektiği de aşikar.
