Özellikle enflasyonist ortamda çalışmanın inşaat sektörüne neler getirdiğini anlatan Demirtaş, hem kentsel dönüşüm hem de taahhüt çalışmalarında Bursa’nın röntgenini çekti. Ev almak isteyenlerin ikinci el konutlara yönelmesinin şu anda daha akılcı olacağını belirten deneyimli yatırımcı ile kentin geleceği hakkında konuştuk.
∆ Sayın Atilla Demirtaş, yenilikçi ve ileriye dönük projelerinizi yıllardır takip ediyoruz. Bursa büyürken batıya doğru bir yönelimden söz ediyoruz. Ancak kentimiz büyürken bir engelle karşılaştığını düşünüyor musunuz?
◊ Ülkemizdeki yerel seçimlerin ardından Bursa’da da değişiklikler oldu. Bu değişikliklerden en önemlisi Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki başkan değişimiydi. Yeni başkanın göreve başladığı andaki ilk demeçlerinden biri 1/100.000’lik imar planı hakkındaydı. İmar planları, Bursa’nın büyümesinin önündeki problemlerden biriydi. Önceki dönemde bu planlar hazırlanmış ancak uygulanamamıştı. Yatırımcı ya da tüketici olarak bakıldığında insanlar geleceği merak ederler. Çünkü herkes yatırımlarını nasıl planlayacağını bilmek ister. Yüz bin ölçekli imar planları çeşitli STK ve belediyelerin desteğiyle hazırlanır. Şimdi belediyenin böyle bir açıklama yapması bir yatırımcı olarak beni mutlu etti.
∆ Kentimizin Başköy’e ve Yenişehir’e doğru büyümesini nasıl değerlendirirsiniz?
◊ Sanayi Bursa’nın olmazsa olmazıdır. Tabii bu sanayinin yerleşim bölgeleri ve konutlarla entegre edilmesi gerekiyor. Planlama yapılmazsa her şey çok muallakta kalıyor. Örneğin, Şehir Hastanesi’nin kurulduğu yere bakalım ve bir de oraya erişim için yol yapılırken harcanan bütçeye bakalım. Çok daha maliyetli hale geliyor ve bu hale gelmemesi için makro planlar gerekiyor. Nasıl ki siz bugün bir seyahate çıkarken planınızı önceden yapıyorsanız, 1/100.000’lik imar planının da şehrin bütün dinamiklerinin sesini duyuracak şekilde planlanması gerekiyor. Neticede bu hepimizin parasıdır. Bu planlar; 2050-2060 yıllarını kapsayacak şekilde uzun vadeli olmak zorunda.
∆ Bursa’da konut imal edenler, konut alanlar ve diğer paydaşları düşündüğümüzde inşaat sektörünün şu andaki durumu nasıl sizce?
◊ Bursa bir yamaç şehri olduğu için yapılaşma belli bir aks üzerinde olmak zorunda kalıyor. Bu, coğrafyamızdan kaynaklanan sebeplerle zor bir şehirleşme modelidir. Ayrıca kentimizdeki Sivil Toplum Kuruluşları (STK) sıkı çalışıyorlar. Yani belediyelere, deyim yerindeyse göz açtırmıyorlar. Yapılan her türlü imar planı eğer ki belli standartların dışındaysa mutlaka STK’lar tarafından yargıya taşınıyor. Netice itibarıyla bu durum bir baskı oluşturuyor. Tarım arazilerini koruyarak şehirleşmek en güzelidir bence. Şimdi bu saptamaları yaptıktan sonra Bursa’da inşaat sektörüne bakalım. Kentimizde devam eden inşaat projeleri var. Ancak son 2-3 yıldır tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir enflasyon baskısı var. Enflasyonist ortamlarda üretim yapmak son derece zordur. Çünkü bu ortam beraberinde yüksek faizi de getirir. Yüksek faiz geldiğinde ise vatandaşın krediye ulaşması son derece zor hale geliyor. Buradan çıkan sonuçta, konut satışının düştüğünü görüyoruz. Kısaca birinci el konuta erişmek şu anda çok kolay değil.
∆ İkinci el konutta gidişat ne yönde sizce?
◊ Birinci el (sıfır) daire almak isteyenler için kredi seçenekleri azaldıkça tüketiciler ikinci el dairelere yönelirler. Şu anda da ikinci el konut almak kolay görünüyor. Faizler düştüğü anda iklim tamamen değişecektir. Fakat orada şöyle bir etki oluşabilir. Özellikle ikinci el konutlar hızla birinci el konutların fiyatına yükselebilir. Şu an için ev alacaklara tavsiyem, öncelikle ikinci el konutlardaki fiyatları iyi incelemeleri olacaktır.
∆ 2025 ve 2026 yılları ne gibi fırsatlar içerecek?
◊ Şu anda en hızlı yürüyen inşaat projesi 2-3 yıl sürüyor ve 2025-2026 yıllarında enflasyonist ortamın değişeceği, faizlerin düşeceği öngörülüyor. Böylece konut sektörü çok daha hızlı bir şekilde tekrar ilerleyecektir. Çünkü talep her zaman devam ediyor. Konut sahiplik oranımız son derece düşük, mevcut konut stoğumuz modern kentli insanın yaşam konfigürasyonundan çok uzakta. İnşaat sektörünün yolculuğu çok uzun bir yolculuktur ve devam edecektir.
∆ Sayın Demirtaş, kentsel dönüşüm çalışmaları inşaat sektörünü ne yönde etkiliyor?
◊ Konut stoğumuz statik açıdan kötü durumda ve deprem de Bursa’nın bir gerçeğidir. Kentsel dönüşüm çalışmalarının sağlıklı yürüyebilmesi için müteahhitin ve yer sahiplerinin ortak bir matematiksel modelde buluşmaları gerekiyor. Bursa’da ne yazık ki son 2-3 yılda, piyasada ‘hormonlu proje’ olarak bilinen bazı çalışmalar gördük. 40 daire varken 80 daire üreten kentsel dönüşümcüleri gördük. Çok kötü sonuçlarla yüz yüze geldik. Bundan sonraki süreçte ise merkezi yönetimin müdahale edeceğini düşünüyorum. Hükümetin, özellikle statik açıdan riskli olan yapılarda mal sahiplerine vereceği kredilerle, emsal artışı olmadan, şehirlerin alt yapı planlarına uyularak, hukuksal ölçüler içerisinde bir model oluşturacağına inanıyorum. Bu model bağlamında da çok hızlı bir kentsel dönüşüm hareketi bekliyorum açıkçası.
∆ Bir inşaat mühendisi olarak farklı disiplinlerden de faydalanıyor musunuz? Mesleğinizi yapmak isteyen gençlere neler önerirsiniz?
◊ Deneyimlerim bana gösterdi ki Türkiye’de bu işi yapmak istiyorsanız birçok disipline hâkim olmanız gerekiyor. Muhasebe, hukuk, mimarlık gibi değerli disiplinler bizim işimiz için oldukça gerekli. Gençlere mühendislik yetilerinin yanında başka disiplinlere karşı ilgili olmalarını öneririm. Yenilikçi işler yapmak isteyen herkese öneririm aslında.
∆ Son olarak Demir Demirtaş İnşaat projelerinin ne aşamalarda olduğunu sormak isterim.
◊ İki şekilde inşaata hızlı şekilde devam ediyoruz. Hem yap-sat işleri yapıyoruz hem de taahhüt işlerimiz var. Bu yıl ve önümüzdeki yıl, yap-sat işlerinin iyi gitmeyeceğini düşünüyoruz. Taahhüt işlerimizin ise biraz daha hızlı gideceğini ön görüyoruz. O yüzden taahhüt işlerine odaklandık diyebilirim.