Aydın, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Son dönemde yaygınlaşan bir rapor, Bursa’nın sanayi ve nüfus yapısına dair çarpıcı veriler sunuyor. Özellikle, Bursa’da 3 ıslah sanayi bölgesiyle birlikte toplamda 20 organize sanayi bölgesi mevcut olduğu belirtiliyor. Ancak bunların yalnızca 9 ilçeye dağılmış olması dikkat çekiyor. Nüfusun dağılımı incelendiğinde, dağ ilçelerinde 1990 yılına göre %48 oranında bir azalma gözlemlenirken, kentin merkez ilçeleri olan Osmangazi, Yıldırım ve Nilüfer’de ise nüfus 2 ila 8 kat oranında artış göstermiştir.
Raporda, “Özellikle Dağ ilçelerindeki nüfus kaybı, onarılması çok zor bir noktaya doğru ilerliyor. Artık boşalan köyler değil, boşalan ilçeler ortaya çıkıyor” bu ifadelerle durumu kritik bir biçimde anlatılmaktadır. Bu açıklama Bursa’nın patron örgütünün tespiti olarak son derece önemli bir yer tutmaktadır. İlin güneyindeki köylerin ardından, ilçelerin de hızla boşalması konusunun sanayiciler, siyasiler ve idareciler için dikkatle ele alınması gereken bir durum olduğu vurgulanıyor.
Bursa Sanayici ve İş İnsanları Derneği (BUSİAD), raporunda yapılması gerekenleri de belirtmiştir. Buna göre, tekil sanayi tesislerine geçişin sağlanması, Nilüfer’de yeni sanayi bölgelerinin kurulumunun engellenmesi, tarım sektörünün özendirilmesi ve desteklenmesi, kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması gibi önlemler öne çıkmaktadır. Ayrıca, termal turizm, yeşil Bursa, inanç turizmi ve tematik festivallerin teşvik edilmesi, Uludağ’ın her mevsim kullanılmasının sağlanması, tarımda teknolojik gelişmelerden faydalanılması gerektiği ifade edilmiştir.
BUSİAD raporunun sonunda, 2050 vizyonuna katkıda bulunulmasının önemi vurgulanarak, “Sonuç olarak Bursa’nın planlanması, Bursa’mızın topyekûn kalkınmasını sağlayacak şekilde tüm ilçelerin birlikte düşünülüp ele alınarak, sosyo-ekonomik dengesizliği de giderecek politikalara geliştirilmeli ve tüm ilçelerin orantılı gelişimi üzerine kurgulanmalıdır” denmektedir. Bu bağlamda, BUSİAD Başkanı Buğra ve ekibi tebrik edilmektedir.
Bursa’nın 2050 vizyonu üzerinden siyasilerin ve idarecilerin göz ardı ettiği acı bir gerçeğe dikkat çekildiği anlaşılmaktadır. Orantısız gelişimin, Bursa’nın dağ bölgesini hızla kente akıttığı ve bunun beraberinde şehirleşme sorunlarına yol açtığı gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, boşalan köylerin ve ilçelerin neden şehre aktığı sorusu üzerinde de durulması gerektiği ifade edilmektedir.
Umarız bu rapor herkesin düşünmesini sağlar ve gerekli çözümler üzerinde düşünmeye teşvik eder. İlçeler arası gelişmişlik farkı kapatılmazsa, Bursa’nın daha büyük sorunlarla yüzleşebileceği endişesi gündeme gelmektedir.