Devlet Su İşleri tarafından 1970 yılında belirlenen 857,62 metre olan su kotunun, 2024 Temmuz ayında 837,20 metreye düşerek 20,42 metre azaldığı tespit edildi. Son dönemde ciddi bir kuruma tehdidiyle karşı karşıya kalan Burdur Gölü’nün çevresinde, 30 yıldır biyolojik araştırmalar yürüten MAKÜ Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Genç, gölün etrafında bir yeşil kuşak oluşturulması gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Genç, bu durumu çeşitli toplantılarda gündeme getirdiğini ve yeşil kuşak için net çözüm önerileri sunduğunu belirtti. “Bu önerilerden biri, 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü kapsamında gölün çekilen alanlarının uygulama alanı olarak kullanılabilir. Şeker Plajı’nda doğal olarak yayılış gösteren çalılar ve ağaççıklar mevcut. Bu da demektir ki, burada ağaçlandırma çalışmaları yapılabilir. Burdur’da yıllardır çözüm önerilerimi paylaşmaktayım, fakat geçen zaman diliminde bu önerileri hayata geçirecek bir etkinliğin gerçekleşmediğini görmekteyim” dedi.
‘ÇEVRE KOORDİNASYON KURULU OLUŞTURULMALI’
Prof. Dr. Genç, Burdur’da bir Çevre Koordinasyon Kurulu’nun oluşturulması gerektiğini vurguladı. Bu kurulun, bir vali yardımcısı başkanlığında, çevreyle ilgili tüm kurumlardan ve üniversitelerden temsilcilerin bir araya geleceği bir yapı olması gerektiğini belirtti. “Belki de Burdur’da çevreyle ilgili çalışmalar, bu komisyonda değerlendirildikten sonra daha etkili bir biçimde hayata geçirilebilir. Böylece kimse ‘Gölün çekilen alanlarından tozlar uçtu, sağlığımızı etkiledi’ şeklinde şikayetlerde bulunmayacaktır” diye konuştu.
‘SORUNLARIN HEPSİ ORTADAN KALKMIŞ OLACAKTIR’
Prof. Dr. Genç, gölün çekilen kıyı alanlarına hangi bitkilerin dikilmesi gerektiğini belirlemiş olduklarını, bu konuda gerçekleştirdikleri bir çalıştayda örneklendirdi. “Ağaçlandırma yapılırsa, toprağın kaybını önlemiş olacağız. Bu uygulama, göl çevresindeki toz bulutlarının oluşumunu da engelleyecektir. Toprak, rüzgar ve sularla göle taşınırken, bu durumun önüne geçilmiş olacaktır. Böylece sorunların birçoğu ortadan kalkabilir. 1 metreküp orman toprağı, 200 litre suyu tutma kapasitesine sahiptir. Eğer bu sahalar ağaçlandırılırsa, toprak suyu tutacaktır ve buharlaşma azalacaktır. Ancak, Burdur Gölü’nü besleyen kaynaklar üzerinde yapılan baraj ve göletlerin olumsuz etkileri bulunduğuna inanıyorum” dedi. Ayrıca, Burdur Gölü çevresindeki mermer ocaklarının da ekosistem üzerinde zarar oluşturduğuna dikkat çekti.
‘LAFA GELDİ Mİ MANGALDA KÜL BIRAKMIYORUZ’
30 yıllık Burdur yaşamında değişen bir şey olmadığını belirten Prof. Dr. Hasan Genç, “30 yıl geçmesine rağmen aynı sorunlar devam ediyor. Düşünsenize, bu konuda ciddi bir gecikme yaşanmış. Hep söylemekteyiz; laf var, icraat yok. Eğer bir icraat olacaksa, hemen bugünden başlamalıyız. Burdur’u ve Burdur Gölü’nü seviyorsak, buradaki insanların çevre bilincinin artırılması gerekiyor. Herkes yer altı suyu kullanıyor ve bu su, Burdur Gölü’nden sağlanıyor. Ancak, uygulamada yapılan pek çok şey yok. Göl çevresindeki kırsal alanlarda eğitim kampanyaları düzenlemek zorundayız. Köylere gidip, Burdur Gölü’nün önemini anlatmalıyız. Şu ana kadar bu tür çalışmalar gerçekleştirilmedi. Çalıştayların sonuçları da maalesef uygulamaya geçmedi” ifadelerini kullandı.
GÖL ÇEVRESİ İÇİN TÜR ÖNERİSİ
Diğer yandan, Burdur Gölü’nde kuruyan kıyı alanlarının korunması ve ekolojik düzenlemelerin yapılmasına yönelik bir çalıştayda, bölgedeki doğal bitki türleri belirlendi. Su isteği az olan, tıbbi ve aromatik bitkiler arasında akdut, karaçalı, alıç, karadut, ardıç, kara mürver, badem, kızılcık, erguvan, laden, fıstıkçamı, menengiç, gümüşi ıhlamur, nar, iğde, patlangaç, incir, sumak, kadın tuzluğu, Toros sediri ve kapari bitkilerinin göl kıyısına dikilmesi uygun türler olarak önerildi.
