Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında kurulan Kayıp ve Zararla Mücadele Fonu, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen) kırılgan ülkelere yönelik finansman sağlamak amacıyla yeni bir bütçe hazırladığını duyurdu. 2024 yılı sonuna kadar 250 milyon dolarlık bir fonun hangi ülkeler tarafından ve ne koşullarda kullanılacağı, geçtiğimiz günlerde düzenlenen üç günlük bir toplantıda detaylandırıldı. Türkiye, bu fonun yönetiminde yer almak için 2023 yılından bu yana çeşitli çalışmalar yürütmektedir. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, “Dünyada ve Türkiye’de Afet Finansmanı” konulu bir çalışma hazırlayarak global afet finansmanına dair kapsamlı değerlendirmeler sunmuştur.
ZENGİNLER HİBE EDECEK
Fonun kullanım şartları üzerine yapılan tartışmalarda, gelişmekte olan ülkelerden alınacak proje tekliflerine 5 milyon ile 20 milyon dolar arasında hibe sağlanacağı öngörülüyor. Bu bağlamda en çok merak edilen husus, hangi ülkelerin fondan yararlanacakları ve bu süreçte nasıl bir kriter belirleneceği oldu. Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan ülkeler arasında yapılacak dağıtımda, fosil yakıtlar gibi iklim değişikliğine en fazla katkı sağlayan ülkelerin, bu değişiklikten en az etkilenen veya hiç etkilenmeyen ülkelere destek vereceği üzerinde duruluyor.
SEKRETARYA DAĞITACAK
Son BM toplantısında, bütçenin ayni yardımlar ve kalkınma projeleri aracılığıyla dağıtılması önerisi değerlendirildi. Oluşturulan ‘Kayıp ve Zararlar Fonu Sekreteryası’, bu konuda çalışma yapmakla görevlendirildi. Bu aşamada Türkiye’nin fon içindeki rolü de tartışma konusu olmaktadır.
TÜRKİYE’NİN ROLÜ
Eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki dönemi boyunca Türkiye’nin ‘Yeşil İklim Fonu’na erişmekte yaşadığı zorluklara dikkat çekilmiş ve ‘Kayıp ve Zarar Fonu’ içinde yer almasının gerekliliği vurgulanmıştı. Fonun yapısını belirleyen sözleşmenin 16. maddesi üzerinde durulmuş, 26 sandalyeli kurul komisyonunda yer almak için Türkiye’nin gerekli tüm kriterleri karşıladığı belirtilmiştir. Dönemin bakan yardımcısı Fatma Varank ise, Türkiye’nin yılda iki binden fazla aşırı hava olayı yaşadığını ve bu bağlamda Paris Anlaşması’nı onaylayan Türkiye’nin belirlenen kriterlere uyduğunu ifade etmiştir.
AFAD ÇALIŞMA YAPTI
Afet finansmanı konusunda 6 kişiden oluşan proje ekibi ile kapsamlı bir rapor hazırlatan AFAD, bu raporda birçok ülkeden örnekleri detaylı bir şekilde inceledi. Dr. Öğretim Üyesi İsmail Çağrı Özcan’ın hazırladığı çalışmada, “Nicelik bakımından en yoksul kesimin mutlak ekonomik kayıplarının yüksek gelirli kesimlere kıyasla daha az olması, afetlerin daha yoksul topluluklar üzerindeki etkilerinin göz ardı edilmesine ya da yeterince önem verilmemesine neden olmaktadır” denilerek, afetlerin küresel ekonomik yüke olan etkisi üzerinde durulmuştur. Dünya Bankası’nın raporunda, doğal afetlerin global ekonomiye yıllık maliyetinin 520 Milyar ABD Doları olduğu ve her yıl yaklaşık 26 milyon insanı yoksulluğa ittiği vurgulanmaktadır.

EN RİSKLİ ÖRNEKLER
Çalışmada, Karayipler ve Japonya gibi doğal afetlere sıkça maruz kalan bölgelerdeki finansman modellerine de yer verilmektedir. Karayipler bölgesinde uygulanan ‘Risk Havuzu’ modeli ile ilgili karşılaştırmalar yapılmış ve Kayıp ve Zarar Fonu’nun da desteklediği ‘yeşil tahvil’ uygulamaları hakkında örnekler verilmiştir. Fiji, iklim değişikliği ile ilgili afetlere örnek olarak gösterilirken, “Fiji yeşil tahvil ihraç eden ilk gelişmekte olan ülke olmuştur. Bu tahviller, ülkenin Paris Anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerinin yerine getirilmesine yönelik projelerin finansmanında kullanılmaktadır” ifadeleri yer almaktadır.
Kaynak: Web Özel