İçişleri Bakanlığı, Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in ‘İhaleye Fesat Karıştırmak’ suçlamasıyla tutuklanmasının ardından görevinden uzaklaştırıldığını resmi olarak duyurdu. Bu açıklama, İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı bir açıklama üzerinden gerçekleştirildi. Halkın gündeminde önemli bir yer tutan bu gelişme, yerel yönetimlerin şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından karşılaştığı zorlukları yeniden gündeme getirdi.
Yazılı açıklamada, İstanbul ili Beykoz İlçe Belediye Başkanı olan Alaattin Köseler’in, Beykoz Sulh Ceza Hakimliği tarafından 4 Mart 2025 tarihli ve 2025/66 sorgu sayılı kararı ile tutuklanmasına hükmedildiği belirtildi. Bu durum, Anayasa’nın 127’inci maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47’inci maddesi gereği, geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılmasına sebep olmuştur. Bu adım, hem hukukun üstünlüğünün sağlanması hem de kamuoyunun güveninin tazelenmesi açısından oldukça önemli bir işlem olarak değerlendirilmektedir.
Beykoz ilçesinde yaşanan bu olay, yerel yönetimlerin nasıl işlediğine dair çeşitli tartışmaları da beraberinde getiriyor. Kamu ihaleleri ve kaynakların yönetimi çok hassas konular olup, bu tür suçlamaların sahne alması, toplumun yönetimle olan güvenini sarsabilir. Alaattin Köseler’in ve beraberindeki diğer şüphelilerin sağlık kontrolü ile adli süreçlerdeki gelişmeler de dikkat çekiyor.
Beykoz Belediyesi’nde yaşanan bu gelişmeler, Türkiye’deki diğer yerel yönetimlerde benzer sorunların sürekli olarak gündeme geldiğini ve kamu görevlilerinin etik standartlarının gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor. İhaleye fesat karıştırma gibi ciddi suçlamalar, sadece bireysel bir durum olarak değil, aynı zamanda bir kurumun itibarına da ciddi zarar verebilir. Bu nedenle, alınan sıkı tedbirlerin, sadece sözde kalmaması ve gerçekten sonuç doğurması önem arz etmektedir.
İçişleri Bakanlığı’nın bu durumu ele alışı, yerel yönetimlerin adaletli ve şeffaf bir şekilde çalışmasının sağlanması açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Kamu görevlilerinin, özellikle de yerel yönetimlerdeki liderlerin, topluma örnek teşkil edecek bir duruş sergilemeleri gerekmektedir. Dolayısıyla, bu olay, Türkiye genelinde tüm yerel yönetimlerin denetim mekanizmalarının güçlendirilmesinin ve ihale süreçlerinin daha şeffaf hale getirilmesinin önemini de ortaya koymaktadır.
Alaattin Köseler’in tutuklanma süreci, yalnızca Beykoz Belediyesi ile sınırlı kalmayıp, ülke genelinde yerel yönetimlerdeki yolsuzluk ve yanlış uygulamalara karşı bir uyarı niteliği taşımaktadır. Bu tür olaylar, tüm kamu görevlileri için bir ders niteliği taşımakta ve vatandaşların kamu hizmetlerine olan güvenlerini artıracak şekilde reform yapılmasının gerekliliğini göstermektedir.
