Sağlık Bakanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan yeni Aile Hekimliği Yönetmeliği, aile hekimleri arasında büyük bir tartışmaya yol açtı. Bu yönetmelik, aile hekimleri tarafından tepkiyle karşılandı ve sonuç olarak 6-10 Ocak tarihleri arasında iş bırakma eylemi düzenleneceği duyuruldu. Aile hekimleri, bu protesto ile hem kendi mesleklerini savunmayı hem de sağlık sisteminin mevcut durumunu gözler önüne sermeyi amaçlıyor.
Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş, bu eylem hakkında Bursada Bugün gazetesine önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Binbaş, yeni yönetmeliğin aile hekimlerinin işleyişini zorlaştırdığını ve mevcut sağlık sisteminin ikinci basamak sağlık hizmetleri tarafından tıkandığını dile getirdi. Kendisi, “İkinci basamak çok sıkışmış durumda. Bu sıkışmayı gidermek için bizleri semt polikliniğine döndürmeye çalışıyorlar,” ifadelerini kullandı.
Aile hekimleri, geleneksel olarak koruyucu sağlık hizmetleri sunma sorumluluğuna sahiptir. Dr. Binbaş, “Aslında biz poliklinik hizmetinden daha çok koruyucu hizmet vermek zorundayız,” şeklinde bir vurguda bulundu. Bu açıklama, aile hekimlerinin sadece hasta muayenesi yapmaktan öte, toplum sağlığını koruma ve geliştirme görevlerinin de olduğuna dikkat çekiyor. Aile hekimlerinin yeterli destek ve kaynak ile bu görevlerini daha etkili bir şekilde yerine getirebileceği fikri, Dr. Binbaş’ın açıklamalarında ön plana çıkıyor.
Bunun yanı sıra, hekimler arasındaki protesto kararının, toplumun sağlık hizmetlerinden nasıl etkileneceği de tartışılan bir diğer önemli konu. Aile hekimlerinin iş bırakma eylemi, halkın sağlık hizmetlerine erişimini olumsuz etkileyebilir. Dr. Binbaş, hekimlerin yaşanan sıkıntıları aşmak için bir araya geldiğini ve tüm sağlık çalışanlarının bu süreçte dayanışma göstermesi gerektiğini belirtti. Bu tür eylemlerin, sağlık hizmetlerinin kalitesini artırma hedefi doğrultusunda yapıldığını vurguladı.
Sağlık Bakanlığı’nın yeni yönetmeliği ile birlikte, aile hekimleri üzerindeki iş yükünün arttığı da dile getiriliyor. Aile hekimleri, hastalıkların teşhisi ve tedavisi dışında, toplumsal sağlık ve hasta takibi gibi kritik roller üstlenirken, aynı zamanda daha fazla iş yükü ile karşılaşmaları gerekçesiyle tepkilerini dile getiriyorlar. Bu durum, aile hekimlerinin özlük haklarına ve profesyonel bağımsızlıklarına zarar verdiği düşünülüyor.
Sonuç olarak, sağlık alanında yaşanan bu gerginlik, aile hekimleri tarafından yapılan iş bırakma eylemi ile devam ederken, bu durumun hem halk sağlığı hem de sağlık sisteminin işleyişi açısından önemli sonuçları olabileceği öne sürülüyor. Aile hekimlerinin sesine kulak verilmesi, hem kendi meslek gruplarını korumak hem de toplum sağlığını güvence altına almak açısından kritik bir önem taşıyor.
