Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İzmir’de yaşanan üzücü bir olayla ilgili önemli bir açıklama yapmıştır. Bu olayda, bir sosyal medya uygulaması için video çekme amacıyla kolonya döküp kendisini ateşe veren bir çocuk, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmiştir. Bakanlık, bu trajik durumun sosyal medya düzenlemesi ihtiyacını bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtmiştir.
Olay, sosyal medyanın gençler üzerinde yarattığı etkilere dikkat çekmesi bakımından oldukça önemli bir dönemeç olarak değerlendirilmiştir. Özellikle, yaşamla bağlarını koparan ve bu tür tehlikeleri göz ardı eden gençlerin neden böyle bir duruma düştüğü sorgulanmaktadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, sosyal medya platformlarının gençler üzerindeki bu olumsuz etkilerini azaltmak ve benzer olayların yaşanmaması için gerekli adımların atılmasının zorunlu olduğunu vurgulamaktadır.
Bakanlık, söz konusu olayın ardından yapılan açıklamada, sosyal medyadaki içeriklerin ve etkileşimlerin daha sıkı bir şekilde denetlenmesi gerektiğini ve bunun yalnızca yetkililerin değil, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğunda olduğunu ifade etmiştir. Sosyal medya düzenlemelerinin, gençlerin psikolojik sağlıklarını korumak ve güvenli bir çevrede sosyal etkileşim gerçekleştirebilmeleri için büyük bir gereksinim olduğunu dile getirmiştir.
Medya ve teknoloji uzmanları da benzer görüşleri dile getirerek, sosyal medyanın özellikle gençler üzerindeki etkilerini inceleyen raporlar ve çalışmalar hazırlamaya devam etmektedir. Bu tür olayların önüne geçebilmek amacıyla, ebeveynlerin ve eğitimcilerin rolü de büyük önem taşımaktadır. Çocukların sosyal medya kullanımı konusunda bilinçlendirilmesi, onlara güvenli internet kullanımı, dijital ayak izleri ve sosyal medyanın gerçeklikle örtüşmeyen yanları hakkında bilgi verilmesi sağlanmalıdır.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın açıklamasında, sosyal medya içeriklerinin yanı sıra, bu tür platformların sunduğu eğlence ve etkileşim imkanlarının da dikkatli bir şekilde ele alınması gerektiği vurgulanmıştır. Gençlerin, kendilerini sosyal medyada daha fazla yaşamaya yönlendiren bu alana dair daha iyi bilgilerle donatılması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, eğlenceli içeriklerin bazen zararlı etkiler yaratabileceği ve bunun sonucunda gençlerin hayatlarını tehlikeye atabilecekleri de hatırlatılmıştır.
Sonuç olarak, İzmir’deki bu trajik olay, sosyal medya düzenlemesi konusundaki ihtiyaçların ne kadar acil ve önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bu tür olayların önüne geçebilmek için toplum olarak ortak bir bilinç geliştirilmesi gerektiğini ifade etmiş ve tüm paydaşların bu konuda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesini talep etmiştir. Gelecekte benzer olayların yaşanmaması için, gençlerin sosyal medya ile sağlıklı bir ilişki kurmaları adına gerekli tedbirlerin alınması ve etkin çözümlerin üretilmesi şarttır.