Van’da 27 Eylül 2023 tarihinde kaybolan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in acılı babası Nizamettin Kabaiş, Diyarbakır’da meydana gelen 9 yaşındaki Narin Güran’ın cinayet davası için Diyarbakır’a giderek adalet talep etti. Rojin’in cesedi, 15 Ekim 2023 tarihinde Van Gölü kıyısında bulundu. Bu trajik olay, Kabaiş’in hayatındaki derin yaralar açtı ve o da Narin’in cinayet davasında adaletin sağlanması gerektiğine inandı.
Diyarbakır Adliyesi önünde gazetecilere konuşan Nizamettin Kabaiş, Narin’in kaybolmasının Rojin’in hikayesinin bir parçası olduğunu vurguladı. “Narin benim için Rojin’den farksız. Bu dava benim için çok önemli. Narin’in yaşamak istediği, eğitim almak, öğretmen olmak istediği gibi benim kızım da hayatta kalmak istiyordu” dedi. Katilin bulunmasının yanı sıra toplumu da sorgulayan Kabaiş, “Neden kimse konuşmuyor? Suçun üstü mü kapatılıyor? 24 kilometre uzakta yerleşim yerleri var, evler var, ama herkes neden susuyor?” diyerek tepkisini dile getirdi.
Bu konuşma esnasında kabullenemediği gerçekleri bir bir sıralayan Nizamettin Kabaiş, Rojin’in cesedinin 18 gün boyunca suda kalmasının ve bu süre zarfında DNA tespiti yapılmamasının adaletin sağlanmasını zorlaştırdığını ifade etti. “18 gün boyunca suda kalan birinin DNA’larının nasıl tespit edileceğini bilmiyorum. Dosya eksik geliyor, her gün daha fazla üzülüyorum. Dosya çıktığında evde duramıyorum. Van’a gidip, Rojin’in sınıfına kadar gittim. Molla Kasım’a kadar ulaştım ama kimse kapısını açmadı. Esas sorularımız karşısında sessiz kalanlar var” diyerek çaresizliğini dile getirdi.
Nizamettin Kabaiş, Narin’in de kendi kızı Rojin gibi genç bir kız olduğuna dikkat çekerek, “8 yaşında bir çocuk. Onun da hayata tutunma hakkı vardı. Benim kızım kayboldu ve bu benim için büyük bir kayıp. Şimdi ben buradayım çünkü büyüklerden, herkesten ricam var; Rojin dosyasına sahip çıkın. Rojin yalnızca benim kızım değil, onun gibi kaybolan her genç kadının da sesi olsun. Kimin parmağı varsa, kimin ona zarar verdiyse, buna karşı en ağır ceza verilmesi gerekir” ifadeleriyle herkesin dikkatini çekmeye çalıştı.
Yine Kabaiş, bu tür olayların önlenmesi ve faillerin tespit edilmesi için toplumun duyarlılığının artırılması gerektiğine vurgu yaptı. “Adaletin sağlanması için sesimizi yükseltmemiz önemli. Kaybolmuş ya da öldürülmüş tüm kızlarımız için en ağır cezanın verilmesi gerektiğini savunmalıyız” diyerek toplumun bu konuda daha aktif bir tutum izlemesi gerektiğine inandığını belirtti.
Bu olaylar, Türkiye’de kadın cinayetleri ve kayıplarının toplumsal boyutunu bir kez daha gözler önüne sererken, Nizamettin Kabaiş’in adalet arayışı, yalnızca kendi kızı için değil, herkes için mücadele niteliği taşıyor. Gerçekten de adaletin yerini bulması ve bu tür trajik olayların bir daha yaşanmaması, toplumun her kesiminden katılımcı bir çaba gerektiriyor.
