ABD’deki kredi kartı borçları ile ilgili son veriler, tüketicilerin mali durumunun gittikçe kötüleştiğine işaret ediyor. Ülkede yılın ilk dokuz ayında tasfiye edilen kredi kartı borç tutarı, Geçen yılın aynı dönemine göre %50 artış göstererek 46 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, tüketicilerin özellikle düşük gelirli haneler açısından maddi zorluklarla başa çıkmakta zorlandığını gösteriyor. Yüksek enflasyon döneminin ardından, bu durum 2008 mali krizinden bu yana en yüksek temerrüt seviyelerine ulaşılmasıyla birleşiyor.
BankRegData’nın derlediği veriler, 2024 yılının başlangıcında, bankaların 46 milyar dolar tutarında kredi kartı borcunu tasfiye ettiğini ortaya koyuyor. Bu tasfiye işlemleri, geçen yılın aynı dönemine göre %50 artış gösterdi ve bu durum son on yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Kredi kartı borçlarının bu kadar yüksek seviyelere çıkması, özellikle düşük gelirli tüketicilerin mali sağlıklarının ciddi şekilde zarar gördüğünü net bir şekilde gösteriyor.
Moody’s Analytics Başkanı Mark Zandi, bu durumu değerlendirdiğinde, yüksek gelirli hanelerin finansal durumlarının daha iyi olduğunu, ancak daha alt sosyoekonomik kesimde yer alan tüketicilerin üçte birinin ciddi anlamda mali olarak tükendiğini belirtiyor. Zandi, “Şu anda tasarruf oranları sıfır düzeyinde” diyerek, durumun ciddiyetine dikkat çekiyor. Düşük gelirli hanelerin tasarruf yapmamaları, daha fazla borç almalarını zorunlu kılan bir döngüye neden oluyor.
Bankaların henüz dördüncü çeyrek bilançolarını açıklamamış olmalarına rağmen, öncü göstergeler borçlardaki temerrüt dalgasının genişlediğine dair işaretler veriyor. ABD’nin üçüncü büyük bankası olan Capital One, Kasım ayı itibarıyla yıllık kredi kartı tasfiye oranının %6,1’e ulaştığını duyurdu. Bu oran, bir önceki yılın aynı döneminde %5,2 seviyesindeydi; bu da kredi kartı ödemelerinde yaşanan zorlukların arttığını gösteriyor.
Kredi kartı borçlarındaki artış, yalnızca bireysel tüketicileri etkilemekle kalmayacak; aynı zamanda ekonomik büyüme üzerinde de olumsuz etkilere yol açabilir. Düşük gelirli hanelerin yüksek borç yükü, harcama gücünü sınırlayarak ekonomik aktiviteyi yavaşlatabilir. Bu durum, birçok sektördeki talebi azaltarak geniş çaplı ekonomik etkiler yaratabilir.
Sonuç olarak, ABD’deki kredi kartı borçlarıyla ilgili bu veriler, ülkedeki ekonomik dengesizliklerin derinleştiğine işaret ediyor. Düşük gelirli hanelerin zor durumu, sadece bireysel finans gelirlerini değil, genel ekonomik görünümü de tehdit eden bir durum haline gelmiştir. Ekonomik politikaların bu sorunu çözmek için ne denli etkili olacağı, önümüzdeki dönemde belirsizliğini koruyor.