Yemen’deki İran destekli Husi milisleri, 2025 yılının Ocak ayında Kızıldeniz’de bulunan ABD’nin “USS Harry Truman” adlı uçak gemisini bir kez daha hedef aldıklarını duyurdu. Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri, gerçekleştirdikleri saldırının detaylarına ilişkin bilgiler verdi. Bu bağlamda, Kızıldeniz’in kuzey kısmında yer alan USS Harry Truman’a füze ve insansız hava araçları (İHA) ile saldırı düzenlendiğini ifade etti.
Seri, saldırılar sonucunda geminin operasyon alanını terk etmeye zorlandığını belirtti. Aynı zamanda, Husi yetkilisi, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik askeri saldırılarını ve ablukalarını sürdürdüğünü hatırlatarak, bu durumu hedef almaya devam edeceklerini tehdit olarak iletti. Üzerinde durulan noktalar arasında, uluslararası deniz yollarının güvenliği ve bölgedeki askeri faaliyetlerin artması da yer alıyor.
Husilerin daha önce, 6 Ocak 2025 tarihinde de aynı gemiyi hedef aldıklarını belirtmeleri, bu durumun sürekliliğine işaret ediyor. Dolayısıyla, Kızıldeniz’de mücadelenin yoğun bir şekilde sürdüğüne dikkat çekilmektedir. Bu durum, bölgesel güvenlik dinamiklerini ve uluslararası ilişkileri de etkileyen bir meseledir.
Husilerin Yüksek Siyasi Konsey Başkanı Mehdi el-Meşat, yaptığı açıklamada, son bir yıl içinde ABD’nin 14 MQ-9 tipi İHA’sını düşürdüklerini iddia etti. Bu açıklama, Husilerin askeri kapasitesini gösterme amacı taşırken, ABD ve İngiltere’nin Yemen’ye yönelik askeri saldırılarının başlamasının birinci yıl dönümü münasebetiyle gerçekleşti. El-Meşat, bu doğrultuda “Silahlı Kuvvetlerimize bağlı Hava Savunma Güçlerimiz, ABD’nin MQ-9 tipi İHA’larını etkisiz hale getirmeyi başarmıştır.” ifadesini kullandı. Bu durum, Husilerin hava savunma kapasitelerinin arttığını ortaya koymaktadır.
Ayrıca Meşat, güçlerinin hipersonik Filistin 2 füzeleri gibi modern teknolojilere sahip olduğunu belirtti. Bu füzelerin yanı sıra, Yafa İHA’sı gibi sistemlerin başarılı bir şekilde hedeflerine ulaşarak etkili sonuçlar elde ettiği kaydedilmiştir. Meşat, Gazze Şeridi’ne desteklerinin süreceğini vurgulayarak, bu desteklerin askeri performans açısından devam edeceğini açıkladı.
Husilerin bu iddiaları, uluslararası güçlerin Yemen üzerindeki etkisini ve bu bölgedeki çatışma dinamiklerini bir kez daha sorgulatmaktadır. Özellikle ABD’nin Kızıldeniz’deki askeri varlığı ve Husilerin bu varlığa karşı gösterdiği direniş, bölgedeki jeopolitik dengelerin yeniden şekillenmesine yol açabilir. Bu durum, Yemen’de devam eden iç savaşın yanı sıra, uluslararası toplumun bu meseleye müdahil olma biçimini de etkilemektedir.
Bütün bu gelişmeler, Yemen’deki çatışma ortamının karmaşık yapısını ve tarafların birbirine karşı geliştirdiği stratejileri gözler önüne sermektedir. Husilerin belirlediği hedefler ve bu hedeflere ulaşma çabaları, bölgedeki savaşın seyrini değiştirebilir. Bu durumun, genel olarak Orta Doğu’daki istikrar ve güvenlik açısından ne anlama geleceği ise zamanla netlik kazanacaktır.