İstanbul’un Fatih ilçesinde, 11 Ocak 2025 tarihinde gerçekleşen bir olayda, kıraathane işletmecisi olan iki kadın ile seyyar satıcı arasında yaşanan bir tezgah kavgası sonucunda bir kişi hayatını kaybetti. Bu trajik olay, Ayvansaray Mahallesi Esnaf Loncası Sokak’ta, saat 12.00 civarında meydana geldi. İddiaya göre, Çukur dizisinin çekimlerinin yapıldığı alanın işletmeciliğini yapan iki kadın, aynı sokak üzerinde seyyar satıcılık yapan 34 yaşındaki Ercan Çali ile bir tartışma yaşadı.
Tartışmanın başlangıç noktası, seyyar satıcı Ercan Çali’den tezgahını başka bir yere açmasını istemeleri oldu. Bu taleple birlikte başlayan diyalog, kısa sürede gergin bir hale dönüştü ve kavgaya dönüşerek daha da şiddetlendi. Kavgalı ortamda, kadınlardan biri belindeki silaha sarıldı ve Ercan Çali’ye ateş etti. Silah sesleri üzerine olay yerine kısa sürede sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.
Olayın ardından sağlık ekiplerinin ilk müdahalesini gerçekleştirmesiyle birlikte Ercan Çali, hemen hastaneye kaldırıldı. Fakat, ne yazık ki hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Cinayet olarak değerlendirilen bu olayda, polis ekipleri de hızlı bir şekilde çalışmalara başladı. Olayın tanıkları ve çevredekilerle mülakatlar gerçekleştirilerek, detaylı bir soruşturma süreci başlatıldı.
Olayın ardından, kavgada şüpheli olan iki kadın polis tarafından gözaltına alındı. Cenaze işlemleri için Ercan Çali’nin cenazesi Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Burada, yaşanan olayın ardından yapılan otopsi işlemleri ile birlikte, olayın yasal boyutları da ortaya koyulmaya çalışılacak. Bu tür olayların toplumda yarattığı travmalar ve kaygılar, bir kez daha ciddi bir şekilde gündeme geldi.
Fatih’te meydana gelen bu olay, İstanbul’un kalabalık ve dinamik yapısının içindeki sosyal çatışmaları bir kez daha gözler önüne serdi. Kıraathaneler, seyyar satıcılar ve genel olarak ticaret hayatının iç içe geçtiği bu tür alanlarda, yaşanan gerginliklerin önüne geçilebilmesi adına yetkililerin alması gereken önlemler tartışma konusu haline geldi. Bireyler arası iletişim ve iş yapma biçimlerinin gözden geçirilmesi gerektiği, bu tür trajik olayların yaşanmaması için önemli bir hale geliyor.
Bu olay, ülkemizde artan şiddet olaylarının da bir parçası olarak değerlendirilirken, hem sosyal hem de hukuksal açıdan geniş bir perspektifle ele alınması gereken bir durumdur. Toplumun farklı kesimlerinin bir arada yaşamasının sağlanması, sosyal adaletin gerçekleştirilmesi açısından hayati bir önem taşımaktadır. Bu tür olayların önlenmesi, toplumun huzur ve güvenliği açısından kaçınılmaz bir gereklilik olarak ön planda duruyor.