Suriye’de yaşanan iç savaş sürecinde, Suriye Lideri Beşar Esad’ın devrilmesiyle birlikte Türk-Rus ilişkilerinin geleceği üzerine yoğun tartışmalar sürmektedir. Bu süreçte, özellikle Türkiye’nin BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) üyeliği konusunda Rusya ve Çin’in tutumları merak edilmektedir. Haberglobal.com.tr’ye özel olarak görüşlerini paylaşan Siyaset Bilimci Umur Tugay Yücel, bu konunun birçok yönünü ele alarak analizlerde bulundu.
Yücel, Türkiye’nin BRICS üyeliğine karşı Rusya ve Çin’in tutumunu tartışırken, Rusya’nın başka coğrafyalarda çeşitli karşı hamleler yapabileceğine dikkat çekiyor. Bu durum, uluslararası ilişkilerde farklı dinamiklerin öne çıkmasına sebep olabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Örneğin, Rusya’nın Türkiye’nin BRICS’e katılmasından rahatsızlık duyabileceği ve bu rahatsızlığın, çeşitli stratejik adımlar olarak geri dönüş yapabileceği ifade ediliyor. Bu tür bir yaklaşım, bölgedeki güç dengesinin değişmesine ve dolayısıyla Türkiye’nin dış politikası üzerinde önemli etkiler yaratmaya neden olabilir.
Ayrıca Umur Tugay Yücel, Çin’in Türkiye ile olan iş birliğinin gideceği yönün tam tersi bir seyir izleyebileceğini belirtmektedir. Yücel, Çin’in stratejik bakış açısının, Türkiye’nin BRICS üyeliğiyle olumlu bir şekilde etkileneceğini vurgularken, bu durumu iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin artışı olarak yorumlamaktadır. Çin’in Türkiye ile olan ilişkileri güçlendirmesi, ekonomik iş birliği çerçevesinde büyük projelerin hayata geçirilmesine olanak sağlayabilir.
Buna bağlı olarak, Türkiye’nin BRICS üyeliği süreci, yalnızca Türkiye’nin uluslararası arenada daha güçlü bir konum elde etmesini değil, aynı zamanda Rusya ve Çin ile olan ilişkilerinin yeniden şekillenmesine zemin hazırlayabilir. Yücel’in değerlendirmeleri, Türkiye’nin BRICS üyeliğinin, Doğu ve Batı arasındaki denge siyaseti açısından nasıl bir rol oynayabileceğini ortaya koymaktadır. Türkiye’nin yeni ekonomik ve siyasi ittifaklar geliştirmesi, özellikle son yıllarda jeopolitik çatışmaların yaşandığı bir ortamda, büyük önem arz etmektedir.
Sonuç olarak, Türk-Rus ilişkileri ve Türkiye’nin BRICS üyeliği üzerine yapılan bu değerlendirmeler, uluslararası politikada dinamiklerin nasıl değişebileceğine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Umur Tugay Yücel’in analizi, Türk dış politikasının gelecek perspektifini anlamak açısından hayati bir öneme sahiptir. Türkiye’nin dünya üzerindeki stratejik konumunu güçlendirmek için atacağı adımlar, yalnızca bölgesel değil, küresel ölçekte de dikkat çekici sonuçlar doğurabilir.