Eski Denizbank müdürü Seçil Erzan, büyük bir mali krizle karşı karşıya kalmasının ardından, Çanakkale Bozcaada‘da bulunan villasıyla ilgili önemli bir adım attı. Erzan, borçlarını ödemek amacıyla bu villayı icraya vererek satışa çıkardı. İcra işlemlerinin ardından düzenlenen ihalede, villa toplamda 15 milyon TL gibi dikkate değer bir fiyata alıcı buldu.
Seçil Erzan, yüksek getirili fon vaadiyle finansal dolandırıcılık yapmakla suçlanıyor. Adı, ünlü sporcular Emre Belözoğlu, Arda Turan ve Fernando Muslera gibi toplam 30’dan fazla kişinin dolandırıldığı davada geçmektedir. Bu durum, Erzan’ın hukuki sorunlarının büyüklüğünü ve toplumda yarattığı etkiyi gözler önüne seriyor.
İcra Dairesi Tarafından Satıldı
OdaTV’de yer alan habere göre, Erzan’a ait olan villanın, Çanakkale Bozcaada’da 10 milyon lira değerindeki bir borca karşılık ipotek verilmişti. İpotek nedeniyle icra süreci başlatılmıştı. Bu süreç, Ezine İcra Dairesi tarafından yürütüldü. Villa için düzenlenen bilirkişi raporu sonucunda, villanın değeri 9 milyon 222 bin 422 TL olarak belirlenmişti. Ancak, bu değer üzerinden düşmeden ihalede 15 milyon TL’ye satılması dikkat çekti. Bu durum, villanın piyasa değerinin üzerinde bir rakama alıcı bulabilmesi bakımından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
İhalenin ardından tapu tesliminin en geç 12 Şubat tarihine kadar tamamlanması bekleniyor. Bu, satın alan kişinin mülkiyet işlemlerinin resmiyete dökülmesi için kritik bir tarih. Erzan’ın yaşadığı bu mali durum, sadece şahsi borçlarıyla sınırlı kalmayıp, çok daha geniş bir dolandırıcılık ağına işaret ediyor. Dolayısıyla bu vaka, sadece bir mülk satışının ötesinde, finansal dolandırıcılığın boyutları hakkında da önemli ipuçları sunmakta.
Sonuç olarak, eski Denizbank müdürü Seçil Erzan’ın başı, yüksek riskli finansal işlemlerin ve dolandırıcılık iddialarının yanı sıra, önemli bir mal varlığı kaybı ile dertte. Çanakkale Bozcaada’daki villa, borçlarının iki katından fazla bir bedele satılarak, Erzan’ın mali sıkıntılarına gölge düşürüyor. Olay, yalnızca mülk satışının gerçekleşmesi açısından değil, aynı zamanda hukuki süreçler açısından da dikkat çeken bir gelişme olarak kaydediliyor.