1987 yılında meydana gelen deniz kazası, tarih boyunca kaydedilen en büyük deniz kazası olarak biliniyor. Bu trajik olay, deniz taşımacılığında yaşanan en büyük felaketlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Olay, 26 Eylül 1987 tarihinde, Baltık Denizi’nde, İskandinav ülkelerini birbirine bağlayan bir seyahat esnasında yaşandı. Kazaya karışan gemi, MS Herald of Free Enterprise, 1980’lerde faaliyete geçmiş bir Ro-Ro (Roll-on/Roll-off) yolcu ve araç taşımacılığı yapan bir feribotdu.
Olay, geminin Belçika’nın Zebrugge Limanı’ndan Dover’a doğru hareket etmesi sırasında meydana geldi. Gemi, koşulları açıdan elverişsiz olan bir gün içerisinde, yolcularını ve çeşitli araçlarını taşırken, deniz trafiğine dair yaşanan bir dizi hata sonucu kaza yaptı. Geminin projesinde ciddi hatalar bulunmaktaydı ve bunlar, mürettebat tarafından göz ardı edilerek, geminin bazı güvenlik önlemlerinin ihlal edilmesine yol açtı.
MS Herald of Free Enterprise‘in, garaj kapısı sisteminin tam kapatılmaması sebebiyle, açık kalması, su almasına ve derinliğinin hızla artmasına neden oldu. A şi hakkında yapılan araştırmalar, yazılı prosedürlerin takip edilmediğini ve mürettebatın bu alandaki hararetli durumları hafife aldığını ortaya koydu. Olay sonuçlandığında, geminin su almaya başlamasıyla birlikte 193 yolcu ve mürettebat hayatını kaybetti. Bu rakam, o tarihe kadar yaşanan deniz kazaları arasında en yüksek kayıp sayısıydı.
Kaza sonrasında, İngiltere hükümeti ve Kralın temsilcileri, soruşturmalara hızla başladı. Olayın sebeplerini araştırmak amacıyla özel bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyon, geminin inşası ve işletimi dahil, pek çok aşamasını inceleyerek kazanın önlenmesi gerektiğini vurguladı. Soruşturmanın sonunda, işletme şirketi P&O Ferries ve geminin mürettebatının ya da yöneticilerinin çeşitli suçlamalarla karşı karşıya kalmasına neden oldu. Bu durum, denizcilik sektöründeki güvenlik standartlarının yeniden gözden geçirilmesine sebep oldu.
1987’daki bu kazanın ardından, dünya genelinde deniz taşımacılığına dair kurallar ve güvenlik önlemleri yeniden düzenlendi. Taşıma yapan gemilerde, düşük su seviyelerinde bile deniz güvenliğini sağlamak için çeşitli sistemler ve protokoller geliştirildi. Ayrıca, eğitim programları ve simülatörler üzerinden gerçekleştirilen tatbikatlarla mürettebatın becerileri artırılmaya çalışıldı. Bu kazanın ardından gelen düzenlemelerin, gelecekte benzer felaketlerin yaşanmasını önlemekte önemli bir rol oynadığı söylenebilir.
Sonuç olarak, 26 Eylül 1987’de gerçekleşen bu deniz kazası, sadece kaybettiğimiz canlar açısından değil; deniz taşımacılığında alınan güvenlik önlemleri ve standartlarının yükseltilmesi bakımından da tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Bugün hala bu tür kazaların yaşanmaması için yapılan çalışmalar ve düzenlemeler, o dönemde yaşanan acı tecrübeden ders almanın bir gereği olarak devam etmektedir.