Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından, bölgedeki uluslararası dinamiklerin nasıl bir seyir izleyeceği tartışma konusuyken, en büyük dış ekonomik güçlerden biri olan Çin’in bu duruma vereceği tepki de büyük bir merakla bekleniyor. Suriye, uzun süredir çatışmaların ve uluslararası müdahalelerin merkezi haline geldiği için pek çok ülkenin dikkatini üzerinde topluyor. Çin, Nanjing Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Hong Youshen’in de belirttiği gibi, bu durum karşısında öncelikle ticari çıkarlarına ve tarafsızlık ilkesine odaklanıyor.
Profesör Hong Youshen, Çin’in Suriye’deki mevcut durumu değerlendirirken, Beijing’in tarafsız bir yaklaşım sergileyeceğini, ancak yeni yönetimin güvenlik riski oluşturması durumunda bu tutumun değişebileceğini ifade etti. Bu durum, Çin’in uluslararası siyasetteki değişkenliklere nasıl yanıt verebileceğinin bir göstergesi. Çin, ticaret yapmasını sağlayacak istikrarlı bir ortam istemekte, bu nedenle kendisini olayların dışında tutmaya çalışmakta.
Ancak, Çin’in bu tarafsızlık ve ticaret odaklı yaklaşımı, Suriye’deki gelişmelere bağlı olarak sınırlarını zorlayabilir. Güvenlik riski, özellikle terörizm ve siyasi belirsizlik gibi unsurların gün yüzüne çıkmasıyla, Pekin’i duruşunu gözden geçirmeye zorlayabilir. Böyle bir durumda, Çin kendisini sadece ticari bir aktör olarak tanımlamaktan çıkarak, daha aktif bir rol üstlenme ihtiyacı hissedebilir.
Bunun yanı sıra, Çin’in Suriye’deki mevcut durumu değerlendirirken diğer büyük güçlerle olan ilişkileri de büyük önem taşıyor. Amerikan ve Rus politikaları, Suriye’deki çatışmalar üzerinde monopolize olmuş durumda. Bu nedenle, Çin’in kendi çıkarlarını korumak için bu ülkelerle nasıl bir denge kuracağı önemli bir konu. Eğer Suriye’de dengeler değişirse ve Çin’in çıkarları tehdit altına girmeye başlarsa, durum pekala uluslararası ilişkilerin yeniden şekilleneceği bir döneme de işaret edebilir.
Alınan bu önlemlerle birlikte, Çin’in bölgedeki siyasi ve ekonomik etkisini artırma çabaları da devreye girebilir. Uzun dönemde, özellikle enerji kaynakları ve ticaret yolları gibi stratejik konularda etkinliğini artırmak isteyen Çin, bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkilerini de güçlendirmek isteyecektir. Ancak bu süreç, Suriye’deki güvenlik durumunun stabil hale gelmesi ile doğru orantılı olacak ve sürekli bir seyir izleyecektir.
Netice itibarıyla, Çin’in Suriye’deki tabloya dair tutumu, hem mevcut koşullara göre hem de uluslararası alandaki gelişmelere bağlı olarak değişkenlik göstermeye adaydır. Ticaret ve tarafsızlık ilkeleri öncelikle belirleyici unsur olabilirken, güvenlik risklerinin artması durumunda ise Pekin’in farklı bir çizgiye kayması muhtemel görünmektedir. Bu durum, yalnızca Suriye için değil, bölgenin tamamında jeopolitik dengeleri etkileme potansiyeline sahip bir durum söz konusu.