UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Harran Ören Yeri, dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden biri olmaktadır. Bu alanda yapılan katedral kalıntılarıyla ilgili kazı çalışmalarında, yapının süslemelerinde kullanılan mozaikler ve vitraylar keşfedilmiştir. Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan “Geleceğe Miras Projesi” çerçevesinde arkeolojik kazıların devam ettiğini ifade etti.
Harran Ulu Camisi’nin 200 metre kuzeyinde bulunan katedral kalıntılarındaki kazılar üzerinde yoğunlaşan Önal, daha önceki çalışmalar sonucunda katedralin duvarları, sütun başlıkları ve kuzey nefinin büyük kısmının ortaya çıkarıldığını belirtti. Önal, katedral mimarisinde nadir görülen kuzeye açılan üç kapının tespit edildiğini ifade ederek, “Buna artık sıradan bir bazilikal kilise demiyoruz, çünkü bu yapı büyüklük açısından standart kiliselere göre oldukça büyük. Harran’ın katedrali 50 metreden daha uzun özelliklere sahip ve bu durum onu bölgedeki en büyük katedrallerden biri haline getiriyor” şeklinde konuştu.
Kazı çalışmalarının tamamlanmasının ardından katedralin restore edileceğini dile getiren Önal, bir sonraki adımın bu alanın çevre düzenlemesi ile ziyarete açılması olacağını aktardı. Kazılarda elde edilen yeni buluntular, yapının mimarisi hakkında da oldukça önemli bilgiler sunmakta. Önal, elde ettikleri altın yaldızlı cam mozaik tesseralarının duvarlar, kemerler ve tonozlarda kullanıldığını belirtti.
“HARRAN’DA HAZRETİ İBRAHİM’İN BİR RESMİNİN DE OLMASINI BEKLİYORUZ”
Önal, kazılarda yapılan çalışmalar sonucunda birkaç buluntuya ulaştıklarını, bu buluntuların yapının mimarisi hakkında önemli ipuçları taşıdığını belirtti. Özellikle mozaik tabanlarının keşfedilmesi bekleniyor. “Harran, kutsal semavi dinlerde Hazreti İbrahim ile özdeşleşmesi nedeniyle, burada Hazreti İbrahim’in bir resminin olmasını bekliyoruz” diyen Önal, bu mozaiklerin önemine vurgu yaptı.
Özellikle bölgedeki sanat tarihçi hocalarına gösterilen buluntular arasında alçı cam şebekesi üzerinde renkli camların bulunduğunu; bunların bölgedeki en eski vitray örnekleri olarak 5’inci yüzyıla ait olduklarını belirtti. Bu vitrayların camlarından birinin mavi, diğerinin yeşil, bir başka camın ise mor olduğunu ifade eden Önal, bu camların tarihsel işlevinin kilise pencerelerinden içeri giren ışığı renklendirip, ibadet atmosferini güçlendirmek olduğunu vurguladı.
Son olarak, çeşitli vaftizlerde kullanılmış ve kutsal su taşınmış cam şişeler ile üzerleri çeşitli desenlerle süslenmiş cam malzemelerin de kazı çalışmaları sırasında gün yüzüne çıkarıldığını aktaran Önal, buluntuların Harran’ın tarihsel ve kültürel zenginliğini ortaya koyduğunu ifade etti. Kazıların devam etmesiyle bu alandaki bilgilerin ileride daha da genişlemesi bekleniyor.