“`html
Japonya hükümeti, Baas rejiminin devrilmesi sonrası İsrail’in Suriye’nin Hermon Dağı’ndaki tampon bölgeyi işgal etmesini endişeyle izliyor. Japonya Dışişleri Bakanı İvaya Takeşi, bu konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında Tokyo hükümetinin tutumuna dair açıklamalar yaptı.
İvaya, “İsrail’in eğilimleri konusunda, dürüst olmak gerekirse biraz endişeliyim” sözleriyle, Japonya’nın “İsrail’in Golan Tepeleri’ni ilhakını tanımama” tutumunu sürdürdüğünü vurguladı. Bunun yanı sıra, bölgede İsrail’in “sözde yerleşim faaliyetlerinin” uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirtti ve Japonya’nın daha önce İsrail’e bu faaliyetleri “tamamen dondurma çağrısı” yaptığını anımsattı.
Japon Dışişleri Bakanı, İsrail’in bu tür hamlelerinin bölgede gerilimi artırma potansiyeli taşıdığına ve bu nedenle Japon hükümetinin gelişmeleri yakından takip ettiğine dikkat çekti. Bu durum, uluslararası arenada daha geniş bir endişe yaratmış durumdadır.
İSRAİL’İN TAMPON BÖLGEYİ İŞGALİ
İsrail ordusu, Suriye’deki tampon bölgeyi işgal etmiş olup bu gelişme, Baas rejiminin devrilmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Tel Aviv yönetimi, bu işgalin “geçici” olduğunu iddia etse de geçmişte yaşanan benzer durumlar, bu tür beyanlara karşı şüphe ve belirsizlik yaratmaktadır.
Özellikle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ile birlikte Hermon Dağı’ndaki tampon bölgeyi ziyaret etmesi dikkat çekici bir gelişme olmuştur. Netanyahu burada yaptığı açıklamalarla, “İsrail’in güvenliğini sağlayacak düzenleme bulunana kadar” tampon bölgedeki işgalin devam edeceğini ifade etti.
Ayrıca, İsrail basınında 18 Aralık’ta yer alan haberlere göre, Netanyahu’nun orduya, tampon bölgede işgalin 2025 sonuna kadar sürdürülmesi talimatı verdiği öne sürüldü. Bu gelişmelerin ışığında, hem Japonya hem de uluslararası toplum, İsrail’in Suriye’deki eylemleri ve bu eylemlerin bölgesel güvenlik üzerindeki olası etkileri hakkında endişelerini dile getirmeye devam edecek gibi görünüyor.
Bütün bu yaşanan gelişmeler, bölgede daha fazla uluslararası işbirliği ve çözüm arayışını zorunlu kılmaktadır. Söz konusu durum, sıcak çatışmaların artmasına sebep olabileceği gibi, uluslararası ilişkilerde yeni gerilim noktaları oluşturabilir.
“`