Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ismini kullanarak 3 milyon lira dolandırıcılık yaptığı iddia edilen Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (ATÜ) rektör yardımcısı görevden alındı. Adana’da yaşanan olayda, Prof. Dr. Cihan Çetinkaya’nın bir suçlunun serbest bırakılması için başsavcının adını kullanarak para talep ettiği öne sürüldü. Dolandırıcılığın tespiti üzerine, Cihan Çetinkaya’nın sivil polislerce suçüstü yakalandığı bildirildi.
Olayın ayrıntılarına göre, Cihan Çetinkaya, ismini başsavcı olarak tanıttığı şahıslardan 3 milyon lira almayı başarmış. Ancak, yaşanan gelişmeler neticesinde sivil polisler tarafından yakalanarak gözaltına alındığı belirtildi. Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorgusunun ardından, rektör yardımcısı adliyeye sevk edildi. Burada yapılan değerlendirme sonucunda, hakkında yurtdışına çıkış yasağı konulmuş ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır.
Bu gelişmelerin ardından, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi yetkilileri olayla ilgili bir yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Üniversitemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cihan Çetinkaya, tamamen şahsını ilgilendiren bir durum nedeniyle adli mercilerce soruşturma başlatılması üzerine 9 Aralık 2023 tarihi itibarıyla rektör yardımcılığı görevinden alınmıştır. Olayla ilgili adli ve idari sürecin devam ettiği kamuoyuna duyurulur” ifadeleri yer aldı.
Bu durum, üniversite camiasında büyük bir şok yaratırken, dolandırıcılıkla suçlanan yüksek öğretim kurumunun yönetiminde ciddi güvensizlik soru işaretleri doğurmuştur. Dolandırıcılığın detayları kamuoyunu tedirgin ederken, akademik dünyada etik ve ahlak tartışmaları yeniden gündeme gelmiştir. Etik kuralların ihlalinin yanı sıra, akademik unvanların kötüye kullanılması da bu tür olayların ciddiyetini artırmaktadır.
Cihan Çetinkaya’nın durumu, akademik camiaya olan güvenin sarsılmasına yol açarken, Türkiye’nin eğitim sistemi içinde yaşanan bu tür olayların sadece bireysel hatalarla sınırlı kalmadığını, daha geniş bir toplumsal meseleyi de gözler önüne serdiğini gösteriyor. Akademik çevrelerde, bu tür işletim hatalarının önlenmesi ve gerekli önleyici tedbirlerin alınması yönünde ciddi fikir alışverişleri yapılması gerektiği ifade edilmektedir. Dolandırıcılık olayları, yükseköğretim kurumları için büyük bir utanç kaynağı olurken, ilgili tüm tarafların içerisinde bulunduğu bu meseleye karşı duyarlılığın artırılması gerektiği görülmektedir.
Son olarak, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde yaşanan bu dolandırıcılık olayı, birçok akademik kariyeri ve üniversitenin itibarını olumsuz etkileyecek bir gelişme olarak dikkat çekmekte. Kamusal alanlarda güvenin yeniden tesis edilmesi ve etik değerlerin ön plana çıkarılması için atılacak adımlar, bu tür skandalların bir daha yaşanmaması hususunda büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla, üniversitelerin iç denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi ve şeffaflık ilkelerinin esas alınması gerektiği vurgulanmaktadır.