Yılmaz, yazısında şunları ifade ediyor:
2001 yılında yaşanan ekonomik kriz, dönemin Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit’in davetiyle Kemal Derviş’in hükümete katılmasını sağladı.
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak atanıp Hazine Müsteşarlığı görevini üstlenen Derviş’in önermiş olduğu ekonomi politikaları, halk üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. Bu durum, Ecevit ve partisi DSP’nin yanı sıra koalisyon ortakları MHP ve ANAP için de sorun yarattı.
O dönemdeki kriz, 2002 yılında AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesinin zeminini hazırladı. AK Parti, başlangıçta Derviş’in ekonomi politikalarını başarılı bir şekilde uygulayarak ilk on yıl boyunca ekonomik bir bahar dönemi yaşattı.
22 yıl geride kaldıktan sonra, AK Parti hükümeti son yıllarda artan ekonomik krizle başa çıkmakta zorlanıyor. Derviş gibi kurtarıcı olması beklenen Mehmet Şimşek’in mali politikaları da vatandaşı bunaltan bir hale geldi.
Fiyatlardaki denetimsiz artışların yanı sıra yeni vergilerin sürekli eklenmesi, halkın yaşamını olumsuz etkiledi.
Geçtiğimiz hafta sonu, siyaset ve iş dünyasından bir grup dostla yapılan sohbetlerin ana konusu, savunma sanayisini güçlendirmek amacıyla alınan kesintiler oldu.
Özellikle noter ücretleri, araç devir ve satışları, kol saati alımları ve kredi kartlarından kesim yapılması gibi kararlar, geniş kitlelerin itirazlarını beraberinde getirdi.
Katılımcıların ortak görüşü şöyle oldu: “Savunma sanayi bizim için çok önemli. Kurtuluş Savaşı’nda fedakarlık yapan bir milletin torunları olarak her türlü desteği vermeye hazırız.”
Ancak kafalarda beliren soru işaretleri de mevcut: “İhracatla övündüğümüz savunma sanayinin, kol saati gibi sıradan harcamalara gitmesi mi gerekiyor?”
Bir başka sorgulama ise, “Bu kesintilerin gerçekten savunma için mi kullanılacağı, yoksa başka alanlara mı kaydırılacağı?” oldu.
Vatandaş her zaman üzerine düşeni yapmaya istekli, ancak sürekli fedakârlık yapmaktan yorgun düştüler. Verdiğinin amacına ulaşmayacağı endişesi de bu duruma eklendi.
Bu güvensizlik hali, Bakanlıkların yaptığı bilgilendirme çalışmalarına da yansıyor. Güven kaybetmek, en büyük kayıp olarak değerlendiriliyor.
