Uzmanlar, ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni açıkladığı karşılıklılık esaslı tarifelerin, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) ilerleyen süreçteki faiz indirim döngüsünü doğrudan etkileyebileceğini ifade etti.
A.A. muhabirinin elde ettiği verilere göre, Trump’ın tarife uygulamaları küresel enflasyon ve ekonomik büyüme üzerinde belirsizlikler yaratmakta, bu da makroekonomik veri akışının daha da önem kazanmasına yol açmaktadır.
Uzmanlar, ABD Başkanı Trump’ın uygulamaya koyduğu bu tarifelerin, Fed’in gelecekteki faiz indirim kararları üzerinde etkili olabileceği görüşünü ortaya koydu.
Rabobank Kıdemli ABD Stratejisti Philip Marey, AA muhabirine yaptığı açıklamalarda, bu karşılıklı tarifelerin stagflasyonist bir şok yaratabileceğini ve bunun neticesinde daha yüksek enflasyonla birlikte daha yavaş bir büyümeye yol açabileceğini belirtti.
Marey, bu durumun Fed için ikilem oluşturduğunu vurgulayarak, “Daha yüksek enflasyon, faiz artırımlarını gerektirirken, yavaşlayan büyüme ise faiz indirimini zorunlu kılmaktadır.” sözlerine yer verdi.
Marey, “Genel olarak, makroekonomik veriler bu etkilere işaret ettiğinde Fed’in faiz oranlarını sabit tutma eğilimi gösterebilir. Yani, tarifelerin Fed’in indirim döngüsünde bir duraksama yaratması olasılığı yüksek.” değerlendirmesinde bulundu.
Capital Economics Küresel Başekonomisti Jennifer McKeown ise “Tarifelerin bu yıl içinde ABD’de enflasyonu yüzde 4’ün üzerine çıkaracağı öngörülüyor. Bu durum, Fed’i yatırımcı beklentileri doğrultusunda faiz oranlarını düşürmek yerine sabit tutmaya yönlendirebilir.” şeklinde konuştu.
“TARİFELER, FOMC’NİN ÖZGÜRLÜK ALANINI SINIRLAYABİLİR”
TD Securities Küresel Makro Strateji Başkanı James Rossiter, Fed’in bu yılın ikinci yarısında faiz indirimlerine devam edeceğine dair bir beklenti içinde olduklarını belirtti.
Rossiter, şu ifadeleri kullandı:
“Trump’ın diğer ülkelere karşı karşılıklılık esaslı tarifelerin uygulanmasına dair kararnamesini imzalaması, tarife şoklarının yaratacağı risk ne kadar büyük olursa, uzun dönemli enflasyon beklentilerinin istikrarlı bir hale gelme riski de o kadar artacak. Bu durumda, FOMC’nin beklenenden daha büyük bir ekonomik darbe ile karşılaşması durumunda nasıl bir tepki vereceği konusundaki özgürlük alanı önemli ölçüde sınırlandırılacaktır.”