Milli Eğitim Bakanlığı, 4+4+4 eğitim sisteminde yapmayı planladığı değişikliklerle ilgili tartışmaların alevlenmesiyle yeniden gündemde. Ülkede, 2023-2024 eğitim-öğretim yılı itibariyle yaklaşık 18 milyon öğrenci, 60 binden fazla okulda, bir milyon öğretmenden eğitim alıyor. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında uygulamaya konulan 4+4+4 sistemi, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkararak ilkokuldan lise sonrasına kadar geniş bir süreyi kapsayan bir eğitim süreci sunuyordu. Ancak son dönemde Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamaları, sistemin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini gündeme getirdi. Tekin, “Zorunlu eğitimin çok olduğunu, yakında bunun tartışmaya açılacağını tahmin ediyorum. Bu kadar uzun bir süre standart bir eğitime çocukları tabi tutmak uygun olmayabilir” ifadeleriyle bu duruma dikkat çekti.
AÇIK LİSELERDE ARTIŞ
Artan tartışmalar sonrasında ‘Haberglobal.com.tr’ye açıklamalarda bulunan Eğitim Uzmanı İlhan Sevin, 4+4+4 sistemi ile ilkokula başlama yaşının erkene alındığını ve ortaöğretimin zorunlu hale getirildiğini belirtti. Sevin, “Gelinen noktada zorunlu eğitim 12 yıl olmasına rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023-24 örgün eğitim istatistiklerine göre okul dışında kalan çocuk sayısı yaklaşık 612 bine ulaştı. Açık lise öğrenci sayısında önemli bir artış yaşandı. Bunun yanı sıra, seçmeli derslerde devamsızlık oranlarında da ciddi bir artış gözlemleniyor. Farklı yaş gruplarındaki çocukların aynı sınıflarda yer alması, akran zorbalığını artırarak çocukların psikolojik gelişimlerini olumsuz etkiledi. Ayrıca, tam gün eğitim veren okul sayısının azalması, öğrencilerin verimli eğitim alma sürecini zora sokuyor. İkili eğitimin artması da başarısızlık oranlarını artırıyor.”
ARTILAR VE EKSİLER
Sevin, lisenin 3 yıla düşürülmesi konusuna da değinerek, “Lise son sınıf öğrencileri, büyük ölçüde üniversite sınavlarına veya yurtdışındaki üniversitelere giriş için hazırlık yapıyor. Bu süreçte okul öncesi, ilkokul ve ortaokulda ders içeriklerine, yabancı dil eğitimine ve mesleki yönlendirmeye daha çok önem verilmesi gerekiyor. Okul öncesi eğitim bir yıl, ilkokul 5 yıl, ortaokul ise 3+1 yıl olarak planlanmalı. Liselerin de bu şekilde düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum; yani 3 yıl lise eğitimi ve son yıl yurtdışına gitmek isteyen öğrenciler için hazırlık süreci ya da yurtiçindeki üniversitelere yönelik yoğun sınav hazırlıkları sunulmalıdır.”
EĞİTİMİN PEDAGOJİK BOYUTU
Eğitim Sosyoloğu Prof. Dr. S. Tunay Kamer ise, liselerin süre kısaltılmasının zaman kazandırabileceğini kabul etmesine rağmen, buradaki pedagojik sonuçların dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Kamer, “14-18 yaş aralığı, gençlerin kimlik gelişiminin, kariyer yönelimlerinin şekillendiği ve duygusal olgunlaşmanın hız kazandığı kritik bir dönemdir. Lise eğitimi, sosyal, duygusal ve bilişsel gelişime katkıda bulunur. Eğer bu sürenin bir yıl kısaltılması düşünülüyorsa, mevcut müfredatın sıkıştırılması veya basitleştirilmesi gerekecektir. Eğitimdeki eşitsizlik, sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı çocukları daha da derin etkileyebilir. Kırsal bölgelerdeki ailelerin çocukları, eğitim sisteminin daha kısa ve yoğunlaştırılmış bir biçimde sunulması durumunda sistem dışına itilebilir, bu da gelecekte toplumsal eşitsizliklerin artmasına neden olabilir.” dedi.

EĞİTİMİN İÇERİĞİ ÖNEMLİ
Kamer, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Lise eğitiminin dört yıldan üç yıla indirilmesi önerisi, yapısal bir değişiklik olarak görülmemeli, eğitim sistemimizdeki genel dönüşümün bir parçası olarak ele alınmalıdır. Eğer amaç, öğrenciler için eğitimi standartlaştırmak değilse, tartışmamız gereken esas konular süre değil; müfredatın içeriği, öğretim yöntemleri, değerlendirme sistemleri ve öğrenme ortamları olmalıdır. Eğitimin süresini azaltmak yerine, onu dönüştürmek daha anlamlı ve sürdürülebilir olacaktır.”
[email protected]
Kaynak: Web Özel